Yıl
1939 Avrupa kaynaklı buhranlar neticesinde dünya sonu belirsiz bir maceraya
sürüklenmektedir. Dünyanın üzerinde dolaşan kara bulutlar sanki kopacak
fırtınanın, fırtına ne kelime kasırganın habercisidir. Amerikalı 5 yıldızlı
Ordu generali (Mareşal) Douglas
MacArthur 1937 senesinde Amerika Birleşik devletleri ordusundan ayrılmış,
Filipinler devletine Askeri Danışman ve Filipin Mareşali olarak bu ülkede
bulunmaktadır. MacArthur gelen cihan harbini görmüş, bunun için danışmanı olduğu
Filipinler hükümetinin isteği ile bir savunma gücü oluşturma çabasındadır. 120
danışmanı ile kurulacak ordunun tüm detaylarını düşünürken, yaptığı işin ne
kadar zor olduğunun bilincindedir. Yine bir gün tüm kurmayları ile çalışırken
şöyle der General MacArthur "Şu
anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal' i görmek için neler
vermezdim." Elbette böyle bir çıkış, hele hele Mac Arthur gibi bir askeri dehadan böyle
itiraf gibi bir çıkış maiyetini şaşırtmıştır. Oysa Amerikalı general daha 7 yıl
önce bir araya geldiği büyük dahinin uzak görüşlülüğündeki isabete hayrandır.
Buhranlı dönemlerde verdiği isabetli kararlar onda Atatürk’e karşı çok derin
bir hayranlık uyandırmıştır.
1932
yılında Gazi Mustafa Kemal ile bir araya gelen Amerikalı general Douglas
MacArthur, Atatürk’ün nerdeyse yüzyıl sonrası için öngördüğü görüşleri
nedeniyle ona karşı derin bir hayranlık duymaktadır. Mesela MacArthur Atatürk’e
Avrupa’nın 1932 deki durumunu sorduğunda Gazinin verdiği yanıt fevkaladedir. “Dün olduğu gibi yarın da Avrupa’nın
mukadderatı Almanya’nın alacağı vaziyete bağlı bulunacaktır. Fevkalade bir
dinamizme malik olan bu 70 milyonluk çalışkan ve disiplinli millet, üstelik
milli ihtiraslarını kamçılayabilecek siyasi bir cereyana kendisini kaptırdı mı,
ergeç Versailles Muahedesinin tasfiyesine girişecektir” (Whitney, Courtney. MacArthur: His
Rendezvous with History, New York 1956.) Atatürk
akıllı bir devlet adamı olmanın ötesinde mükemmel bir asker, müthiş bir
stratejisttir. Çünkü daha 1932 senesinde Almanya’nın Versailles (Versay)
anlaşmasının intikamını alacağını ve bunun için her yolu deneyeceğini görmekte,
Amerikalı Generale bildirmektedir. Atatürk’ün İtalya için öngörüsü Amerikalı
generali hakikaten şaşırtacak, öngörüsü gerçekleşince MacArthur bu büyük dahinin
olmayışını acı bir şekilde anacaktır. Şöyle demektedir Gazi İtalya hakkında “İtalya, Mussolini’nin yönetiminde
unutulmayacak aşamalar yapmıştır. Eğer, Mussolini, gelecekteki savaşın dışında
kalabilmek başarısını gösterebilirse, barış masasına güçlü bir devlet olarak
oturabilir. Ama korkarım ki, İtalya’nın bugünkü lideri Sezar rolünü oynamaktan
kendini alamayacaktır. Bu da İtalya’nın askerî bir gücü olmadığını hemen ortaya
çıkaracaktır.” Yine yaklaşan savaşı şöyle anlatmaktadır Atatürk; “Avrupa da çıkacak
savaşı kazanan ne İngiltere, ne Fransa, ne de Almanya olacaktır. Savaşı
Bolşevik Rusya kazanacaktır. Rusya’nın yakın komşusu ve onlarla en çok savaşmış
bir ulus olarak biz Türkler, oradaki olayları yakından izliyoruz. Tehlikeyi
bütün açıklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu halklarının duygularını pek güzel
kullanan, onları okşayan ve kinlerini dile getirmesini bilen Bolşevikler,
yalnız Avrupa’yı değil, Asya’ya da gözdağı veren bir güç haline gelmektedir.” Ne
büyük bir istidat, ne büyük bir ön görü!
Tarih pek çok büyük insanı kayıt etmiştir. Bunlardan
kimisi yaşadığı yüzyılı, kimisi de kendinden sonra gelen yüzyılları
etkilemiştir. Öyle insanlar, öyle yöneticiler, devlet adamları, askerler,
düşünürler, din adamları gelip geçmiştir ki yaptıkları ile bazıları taktirle
anılırken, bazıları da anılmayı bırakın unutulmak istenmişlerdir. Oysa Gazi
Mustafa Kemal ATATÜRK yüksek karakteri, uzak görüşlülüğü ve devrimciliği ile
sadece dostları veya taraftarları değil, düşmanlarının bile taktirini kazanmış
nadir kişilerdendir. Mesela Fransız Başbakanı Aristide Briand Ankara
antlaşmasını imzaladığı için eleştiren senato üyelerine şöyle demektedir; “Dağ
başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O'nun tüm
askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik.
Böylesine kahraman bir andlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum." Düşmanının bile övgüsüne mazhar olmak için
acaba Mustafa Kemal ne yapmıştı dersiniz? Neden gırtlak gırtlağa çarpıştığı ve
mağlup ettiği düşmanı tarafından övülüyordu sizce?
Yine
1921 yılında Rus ihtilalinin lideri ve Sovyetler Birliği Komünist Partisinin
öncülü olan Rus Komünist Partisinin genel sekreteri Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin Türk
İstiklal savaşı devam ederken şöyle demektedir: “Mustafa Kemal sosyalist
değildi. Fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi
düşünceli ve akıllı bir önderdir. O, soygunculara karşı bir kurtuluş savaşı
yapıyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultanı da yaranıyla birlikte
alt edeceğine inanıyorum.” İyi bir
teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli akıllı bir önder
olabilmek. İşte bu meziyetleridir ki Samsun limanında bir köşede ağlayan askere
“Ordu yoksa kurulur, para yoksa bulunur, düşman çoksa yenilir!” diyen
çelikleşmiş iradedir.
Yokluklar
içindeki bir milleti tekrar ayağa kaldırmak, işgal altındaki bir vatanı
kurtarmak, yüzyılların koyu karanlığında yüzen milyonları aydınlığa çıkarmak,
işte ben buna ATATÜRK’ÇE DÜŞÜNMEK ve uygulamak diyorum. Tarihin nadir yazdığı
önderlerden birisidir Atatürk. Daima milletine güvenmiş, milletinin arkasında
olduğu bilincini asla unutmamış, başka devletlerin yada o günün şartlarında
kendine medeni diyen milletlerin yapamadığı pek çok şeyi kısacık ömründe
başarmış bir önderdir. Düşünün ki daha pek çok Avrupa ülkesinde kadınların
seçme ve seçilme hakkı yokken Türk kadınına bu hakkı tanımış bir önderdir o! Yüzyıllar
boyu kendi dilini yazamamış, Arap ve Fars kültürü gölgesinde kalan kültürünü
tekrar canlandırmış, kendi dilini anlayacağı bir biçimde okur yazar hale gelmiş
bir ulusu meydana getirmek sadece dahilerin yapabileceği bir iştir. Gazi
Mustafa Kemal Atatürk yapmış olduğu devrimleri, koymuş olduğu ilkeleri ile
sadece Türkiye Cumhuriyetinin değil, o günün mazlum milletlerinin de umudu ve
bağımsızlık önderi olmuştur.
Bu
gün vücudunun aramızdan ayrılışının 76 ıncı yılında saygı ve özlemle andığımız
bu büyük önderin ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya sarılmak ve tekrardan
ATATÜRK’ÇE DÜŞÜNMEK ülkemizi ve milletimizi 21 inci asırda hak ettiği yere
getirmeye yetecektir. Atatürk’ün sadece bedeni bizden ayrıdır. Onun ilke ve
devrimleri ebediyete kadar Türk Milletinin yolunu aydınlatmaya devam edecektir.
Aziz
Atatürk, kabrin nur, mekanın cennet olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder