5 Kasım 2014 Çarşamba

ATATÜRK’ÇE DÜŞÜNMEK




            Yıl 1939 Avrupa kaynaklı buhranlar neticesinde dünya sonu belirsiz bir maceraya sürüklenmektedir. Dünyanın üzerinde dolaşan kara bulutlar sanki kopacak fırtınanın, fırtına ne kelime kasırganın habercisidir. Amerikalı 5 yıldızlı Ordu generali  (Mareşal) Douglas MacArthur 1937 senesinde Amerika Birleşik devletleri ordusundan ayrılmış, Filipinler devletine Askeri Danışman ve Filipin Mareşali olarak bu ülkede bulunmaktadır. MacArthur gelen cihan harbini görmüş, bunun için danışmanı olduğu Filipinler hükümetinin isteği ile bir savunma gücü oluşturma çabasındadır. 120 danışmanı ile kurulacak ordunun tüm detaylarını düşünürken, yaptığı işin ne kadar zor olduğunun bilincindedir. Yine bir gün tüm kurmayları ile çalışırken şöyle der General MacArthur  "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal' i görmek için neler vermezdim." Elbette böyle bir çıkış, hele hele  Mac Arthur gibi bir askeri dehadan böyle itiraf gibi bir çıkış maiyetini şaşırtmıştır. Oysa Amerikalı general daha 7 yıl önce bir araya geldiği büyük dahinin uzak görüşlülüğündeki isabete hayrandır. Buhranlı dönemlerde verdiği isabetli kararlar onda Atatürk’e karşı çok derin bir hayranlık uyandırmıştır.
            1932 yılında Gazi Mustafa Kemal ile bir araya gelen Amerikalı general Douglas MacArthur, Atatürk’ün nerdeyse yüzyıl sonrası için öngördüğü görüşleri nedeniyle ona karşı derin bir hayranlık duymaktadır. Mesela MacArthur Atatürk’e Avrupa’nın 1932 deki durumunu sorduğunda Gazinin verdiği yanıt fevkaladedir. “Dün olduğu gibi yarın da Avrupa’nın mukadderatı Almanya’nın alacağı vaziyete bağlı bulunacaktır. Fevkalade bir dinamizme malik olan bu 70 milyonluk çalışkan ve disiplinli millet, üstelik milli ihtiraslarını kamçılayabilecek siyasi bir cereyana kendisini kaptırdı mı, ergeç Versailles Muahedesinin tasfiyesine girişecektir” (Whitney, Courtney. MacArthur: His Rendezvous with History, New York 1956.) Atatürk akıllı bir devlet adamı olmanın ötesinde mükemmel bir asker, müthiş bir stratejisttir. Çünkü daha 1932 senesinde Almanya’nın Versailles (Versay) anlaşmasının intikamını alacağını ve bunun için her yolu deneyeceğini görmekte, Amerikalı Generale bildirmektedir. Atatürk’ün İtalya için öngörüsü Amerikalı generali hakikaten şaşırtacak, öngörüsü gerçekleşince MacArthur bu büyük dahinin olmayışını acı bir şekilde anacaktır. Şöyle demektedir Gazi İtalya hakkında “İtalya, Mussolini’nin yönetiminde unutulmayacak aşamalar yapmıştır. Eğer, Mussolini, gelecekteki savaşın dışında kalabilmek başarısını gösterebilirse, barış masasına güçlü bir devlet olarak oturabilir. Ama korkarım ki, İtalya’nın bugünkü lideri Sezar rolünü oynamaktan kendini alamayacaktır. Bu da İtalya’nın askerî bir gücü olmadığını hemen ortaya çıkaracaktır.” Yine yaklaşan savaşı şöyle anlatmaktadır Atatürk; “Avrupa da çıkacak savaşı kazanan ne İngiltere, ne Fransa, ne de Almanya olacaktır. Savaşı Bolşevik Rusya kazanacaktır. Rusya’nın yakın komşusu ve onlarla en çok savaşmış bir ulus olarak biz Türkler, oradaki olayları yakından izliyoruz. Tehlikeyi bütün açıklığıyla görüyoruz. Uyanan Doğu halklarının duygularını pek güzel kullanan, onları okşayan ve kinlerini dile getirmesini bilen Bolşevikler, yalnız Avrupa’yı değil, Asya’ya da gözdağı veren bir güç haline gelmektedir.” Ne büyük bir istidat, ne büyük bir ön görü!


            Tarih pek çok büyük insanı kayıt etmiştir. Bunlardan kimisi yaşadığı yüzyılı, kimisi de kendinden sonra gelen yüzyılları etkilemiştir. Öyle insanlar, öyle yöneticiler, devlet adamları, askerler, düşünürler, din adamları gelip geçmiştir ki yaptıkları ile bazıları taktirle anılırken, bazıları da anılmayı bırakın unutulmak istenmişlerdir. Oysa Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK yüksek karakteri, uzak görüşlülüğü ve devrimciliği ile sadece dostları veya taraftarları değil, düşmanlarının bile taktirini kazanmış nadir kişilerdendir. Mesela Fransız Başbakanı Aristide Briand Ankara antlaşmasını imzaladığı için eleştiren senato üyelerine şöyle demektedir; “Dağ başındaki haydutlar diye isimlendirdiğiniz kahraman Mustafa Kemal ve O'nun tüm askerleri burada olsalardı, teker teker hepsinin heykellerini dikerdik. Böylesine kahraman bir andlaşma imzalamaktan gurur duyuyorum."  Düşmanının bile övgüsüne mazhar olmak için acaba Mustafa Kemal ne yapmıştı dersiniz? Neden gırtlak gırtlağa çarpıştığı ve mağlup ettiği düşmanı tarafından övülüyordu sizce?
            Yine 1921 yılında Rus ihtilalinin lideri ve Sovyetler Birliği Komünist Partisinin öncülü olan Rus Komünist Partisinin  genel sekreteri Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin Türk İstiklal savaşı devam ederken şöyle demektedir: “Mustafa Kemal sosyalist değildi. Fakat görülüyor ki iyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli ve akıllı bir önderdir. O, soygunculara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Emperyalistlerin gururunu kıracağına ve Sultanı da yaranıyla birlikte alt edeceğine inanıyorum.”  İyi bir teşkilatçı, yüksek anlayışlı, ilerici, iyi düşünceli akıllı bir önder olabilmek. İşte bu meziyetleridir ki Samsun limanında bir köşede ağlayan askere “Ordu yoksa kurulur, para yoksa bulunur, düşman çoksa yenilir!” diyen çelikleşmiş iradedir.
            Yokluklar içindeki bir milleti tekrar ayağa kaldırmak, işgal altındaki bir vatanı kurtarmak, yüzyılların koyu karanlığında yüzen milyonları aydınlığa çıkarmak, işte ben buna ATATÜRK’ÇE DÜŞÜNMEK ve uygulamak diyorum. Tarihin nadir yazdığı önderlerden birisidir Atatürk. Daima milletine güvenmiş, milletinin arkasında olduğu bilincini asla unutmamış, başka devletlerin yada o günün şartlarında kendine medeni diyen milletlerin yapamadığı pek çok şeyi kısacık ömründe başarmış bir önderdir. Düşünün ki daha pek çok Avrupa ülkesinde kadınların seçme ve seçilme hakkı yokken Türk kadınına bu hakkı tanımış bir önderdir o! Yüzyıllar boyu kendi dilini yazamamış, Arap ve Fars kültürü gölgesinde kalan kültürünü tekrar canlandırmış, kendi dilini anlayacağı bir biçimde okur yazar hale gelmiş bir ulusu meydana getirmek sadece dahilerin yapabileceği bir iştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk yapmış olduğu devrimleri, koymuş olduğu ilkeleri ile sadece Türkiye Cumhuriyetinin değil, o günün mazlum milletlerinin de umudu ve bağımsızlık önderi olmuştur.

            Bu gün vücudunun aramızdan ayrılışının 76 ıncı yılında saygı ve özlemle andığımız bu büyük önderin ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya sarılmak ve tekrardan ATATÜRK’ÇE DÜŞÜNMEK ülkemizi ve milletimizi 21 inci asırda hak ettiği yere getirmeye yetecektir. Atatürk’ün sadece bedeni bizden ayrıdır. Onun ilke ve devrimleri ebediyete kadar Türk Milletinin yolunu aydınlatmaya devam edecektir.

            Aziz Atatürk, kabrin nur, mekanın cennet olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder