Birkaç gün önce Fransa’nın baş şehri Paris’te yayın yapan
siyasi hiciv dergisi Charlie Hebdo, İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’i hiciv ve
mizah sınırlarının dışında çizdiği gerekçesi ile iki kişi tarafından basılarak
12 kişi katledilmişti. İslam dininde canlı resmi günah sayılmaktadır. Hazreti
peygamberin resimleri yoktur. Yapılmamıştır. Çünkü İslam peygamberi
resmedilmemiş, peygamberin yakın çevresinin tarifleri ile hilye-i şerif (suret,
şekil) yazılarak peygamberin sima ve fiziki özellikleri kendinden sonraki
nesillere aktarılmıştır.
İslam
inancında peygamberlerin hepsi seçilmiş kullardır ve bu nedenle kutsaldırlar.
Öyle ki Hazreti Muhammed’in rivayetlerinde geçen 124 bin peygamberin tümü
Müslümanlar tarafından kutsal bilinir ve saygı duyulur. Hatta öyle bir durum
vardır ki İslam aleminde Hazreti Peygamberin etrafında yer alan sahabeler bile kutsal
sayılmışlar, onların bile resmedilmeleri manevi ruhaniyetlerine hakaret kabul
edilmiştir. Bunlardan sadece Hazreti Ali –kendisi İslam Peygamberinin hem
amcasının oğlu, hem de damadıdır.- müstesnadır. Hazreti Ali kendisini imam
kabul eden şiiler tarafından resmedilmiştir. Ancak bu bile Hz.Ali’nin ölümünden
çok sonralarıdır.
Yazdıklarımızdan
sanılmasın ki kanlı dergi baskınını haklı görüyoruz. Asla! Böyle bir yaklaşım
ne bir Müslümana, ne de bir insana yakışmaz! Ancak yukarıda yazdıklarımızdan da
anlaşılacağı üzere hiçbir kişi yada kuruluşun insanların inançları ve kutsalları
ile alay etmemeleri gerektiğini hatırlatıyoruz.
Kanlı dergi
baskınının hemen arkasından dünyada çeşitli ülkelerinde baskına tepkiler
yükseldi. Baskına uğrayan dergi 6 dilde basılarak dünyanın çeşitli ülkelerine
dağıtıldı. Bu dillerden biriside Türkçeydi. Türkiye’de bu derginin baskısını
bir gazete ek olarak okurlarına verme kararı aldı. Bunun akabinde sosyal medya
üzerinde yine bir basın kuruluşuna ait hesaptan Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürk’ün resimleri üzerinde oynama yapılarak paylaşımda
bulunuldu... Her ne kadar bahse konu basın kuruluşu bu hesabın kendilerine ait
olmadığını açıklasa da bu kimseyi inandıramadı. Güya Charlie Hebdo isimli
dergiyi Türkiye’de yayımlayan gazete ve onun çizgisine karşı misilleme
yapılmıştı.
“Bütün dünyanın
Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip
etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz.
Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in
hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar
kurtulabilir ve kalkınabilirler.”[1] Yukarıdaki
sözler bizzat Atatürk tarafından söylenmiş ve tarihe not düşülmüştür. Atatürk
İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’e karşı son derece saygı besleyen, onun
askeri, siyasi ve içtimai dehasına hayran bir insandır. Şöyle demektedir Atatürk;
"Büyük bir inkılap yaratan Hazreti
Muhammed'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri,
esasları korumakla tecelli edebilir."[2]
Büyük bir
dahi olan Atatürk İslam peygamberine karşı son derece saygılı, Onun dehasına
hayran bir insandır. Birilerinin ısrarla çarpıtarak kitap okumama hastalığından
mustarip milletimize din düşmanı ve hatta dinsiz diyerek tanıttıkları Mustafa
Kemal Atatürk Türk milletinin özellikle dininin gereklerini bilmesi için ilk
Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi ve onun yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki
beylere özel ihtimam göstermiş, genç cumhuriyetin pek çok bakanının bile makam
arabasının bulunmadığı bir dönemde Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’ye
kırmızı plakalı makam otosu tahsis ettirmiştir. Aynı Atatürk Harbiye Mektebinden
mezun olan zabitana(subaylara) Kur’anı Kerim üzerine el bastırarak yemin
ettirilmesini de emrediyordu.[3] Yine Atatürk’ün emri ile Diyanet İşleri Başkan
yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki tarafından yazılan kitap uzun yıllar Türk
Ordusunda Mehmetçiğin başucu kaynağı olmuştur. [4]
Hazreti
Peygamberi alelade bir bedevi gibi çizen dergiyi hoş görü adı altında
destekleyen pek muhteremler, acaba sadece çağına değil, asırlara hitap eden
İslam Peygamberinin hakiki ahlakını ve kişiliğini tanımış olsalardı, en azından
araştırma ihtiyacı hissetselerdi, belki de bu yayını yaparken iki defa daha
düşünürlerdi.
Sadece bulunduğu zamana değil, geleceğe de
hitap eden İslam Peygamberinin kendi dininden olmayanlara bakışını açıklaması
açısından şu örneklere bir göz atmak yeterli olacaktır. Hz. Peygamber’in Medine’ye Hicret’inden sonra düzenlediği
meşhur Medine Sözleşmesi’nin yirmi beşinci maddesi şöyle der: “ Beni Avf
Yahudileri müminlerle birlikte olarak bir ümmet (camia) teşkil ederler.
Yahudilerin dinleri kendilerine, müminlerin dinleri kendilerinedir.”[5] Yine
Allah Resulü, Yemen Valisi Muaz b. Cebel’e gönderdiği talimatnamede bölge
Hıristiyanları için şunları emrediyor: “ Kim
cizye vermek suretiyle eski dini üzerinde kalmak isterse, o kendi dini üzere
bırakılır. Bu halde o kimse Allah’ın, onun Peygamberinin ve müminlerin koruması
altındadır; öldürülmez, esir edilmez, kendisine gücünü aşan sorumluluk
yüklenmez ve dinini terk etmesi için kendisine bir baskı yapılmaz.” [6] Bu
şekilde Allah Resulü dini hoşgörünün temeli olan din tercihi konusunda, Yahudi
ve Hıristiyanlara büyük müsamaha göstermiştir. Hatta Hz. Peygamber, Medine
İslam devletine ihanet etmemek kaydıyla; ibadet, hukuk, ticaret ve bütün sosyal
hayatta onlara özerklik tanımış ve kendi başlarına yaşayacakları anayasal
ortamı sağlamıştır.
Bu yayınları yapanların Türk Milletini hakkıyla
tanımadıkları aşikardır. Eğer tanımış olsalardı bu millet için vazgeçilmez olan
peygamberini ve önderini kıyaslamazlar, kutsallarına karşı son derece hassas olan
Müslüman Türk milletinin yapılan yayından rahatsızlık duyacağını, rencide
olacağını pek ala bilirlerdi. Yüzyıllar boyu pek çok dine inanan farklı
kültürlerde milletler ile koyun koyuna yaşamış olan Türk milleti, kendi inanç
ve değerlerine pervasızca saldırılmasına elbette üzülmüş, peygamberine ve
devletinin kurucusu olan önderine her kim tarafından olursa olsun hakaret
edilmesini hazmedememiştir.
Eleştiri ve ifade hakkı kim olursa olsun hiçbir kimseye, benim
kutsallarıma, milli ve manevi değerlerime hakaret hakkını vermez! Sırf kendi egolarını tatmin için dini ve milli değerleri hiçe
sayanlara şunu söylemek istiyorum; Türk Milleti ne dininin kurucusu Hazreti
Muhammed’den, ne de devletinin kurucusu ebedi Başbuğu Mustafa Kemal Atatürk’ten
vaz geçecek değildir! Aklı başında hiçbir kimse Hazreti Muhammed ve Atatürk’ü
kıyaslama gafletine düşmez. Çünkü bunu yapanların şunu çok iyi bilmeleri
gerektir ki; bu şekilde hareket etmek İslam ve Türk düşmanlarının ekmeğine yağ
sürmektir.
Allah Türk Milletini Korusun ve Yüceltsin!
DİPNOTLAR:
1-Atatürk, Nedim Senbai, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya
Yay., s. 102, 1979
2-Şemsettin Günaltay, Ülkü
Dergisi, sayı 100, s. 4
3-Harbiye
Mektebi'nde ikmali tahsil eyliyen zabitana mahsus şahadetname
4-
Askere Din Dersleri, Akseki Ahmet Hamdi 1925 MSB Yayın Evi
5- Doğuştan
Günümüze Büyük İslam Tarihi, c.1,sf.277,ist.1992
6- Dr.
Âdem APAK, Diyanet İlmi Dergi, Hz. Muhammet Özel Sayısı, Ankara 2000