16 Ocak 2015 Cuma

KUTSALA SALDIRMANIN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ



            Birkaç gün önce Fransa’nın baş şehri Paris’te yayın yapan siyasi hiciv dergisi Charlie Hebdo,  İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’i hiciv ve mizah sınırlarının dışında çizdiği gerekçesi ile iki kişi tarafından basılarak 12 kişi katledilmişti. İslam dininde canlı resmi günah sayılmaktadır. Hazreti peygamberin resimleri yoktur. Yapılmamıştır. Çünkü İslam peygamberi resmedilmemiş, peygamberin yakın çevresinin tarifleri ile hilye-i şerif (suret, şekil) yazılarak peygamberin sima ve fiziki özellikleri kendinden sonraki nesillere aktarılmıştır.
            İslam inancında peygamberlerin hepsi seçilmiş kullardır ve bu nedenle kutsaldırlar. Öyle ki Hazreti Muhammed’in rivayetlerinde geçen 124 bin peygamberin tümü Müslümanlar tarafından kutsal bilinir ve saygı duyulur. Hatta öyle bir durum vardır ki İslam aleminde Hazreti Peygamberin etrafında yer alan sahabeler bile kutsal sayılmışlar, onların bile resmedilmeleri manevi ruhaniyetlerine hakaret kabul edilmiştir. Bunlardan sadece Hazreti Ali –kendisi İslam Peygamberinin hem amcasının oğlu, hem de damadıdır.- müstesnadır. Hazreti Ali kendisini imam kabul eden şiiler tarafından resmedilmiştir. Ancak bu bile Hz.Ali’nin ölümünden çok sonralarıdır.
            Yazdıklarımızdan sanılmasın ki kanlı dergi baskınını haklı görüyoruz. Asla! Böyle bir yaklaşım ne bir Müslümana, ne de bir insana yakışmaz! Ancak yukarıda yazdıklarımızdan da anlaşılacağı üzere hiçbir kişi yada kuruluşun insanların inançları ve kutsalları ile alay etmemeleri gerektiğini hatırlatıyoruz.
            Kanlı dergi baskınının hemen arkasından dünyada çeşitli ülkelerinde baskına tepkiler yükseldi. Baskına uğrayan dergi 6 dilde basılarak dünyanın çeşitli ülkelerine dağıtıldı. Bu dillerden biriside Türkçeydi. Türkiye’de bu derginin baskısını bir gazete ek olarak okurlarına verme kararı aldı. Bunun akabinde sosyal medya üzerinde yine bir basın kuruluşuna ait hesaptan Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün resimleri üzerinde oynama yapılarak paylaşımda bulunuldu... Her ne kadar bahse konu basın kuruluşu bu hesabın kendilerine ait olmadığını açıklasa da bu kimseyi inandıramadı. Güya Charlie Hebdo isimli dergiyi Türkiye’de yayımlayan gazete ve onun çizgisine karşı misilleme yapılmıştı.
            “Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz. Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.”[1] Yukarıdaki sözler bizzat Atatürk tarafından söylenmiş ve tarihe not düşülmüştür. Atatürk İslam Peygamberi Hazreti Muhammed’e karşı son derece saygı besleyen, onun askeri, siyasi ve içtimai dehasına hayran bir insandır. Şöyle demektedir Atatürk; "Büyük bir inkılap yaratan Hazreti Muhammed'e karşı beslenilen sevgi, ancak onun ortaya koyduğu fikirleri, esasları korumakla tecelli edebilir."[2]          
            Büyük bir dahi olan Atatürk İslam peygamberine karşı son derece saygılı, Onun dehasına hayran bir insandır. Birilerinin ısrarla çarpıtarak kitap okumama hastalığından mustarip milletimize din düşmanı ve hatta dinsiz diyerek tanıttıkları Mustafa Kemal Atatürk Türk milletinin özellikle dininin gereklerini bilmesi için ilk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi ve onun yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki beylere özel ihtimam göstermiş, genç cumhuriyetin pek çok bakanının bile makam arabasının bulunmadığı bir dönemde Diyanet İşleri Reisi Rıfat Börekçi’ye kırmızı plakalı makam otosu tahsis ettirmiştir. Aynı Atatürk Harbiye Mektebinden mezun olan zabitana(subaylara) Kur’anı Kerim üzerine el bastırarak yemin ettirilmesini de emrediyordu.[3] Yine Atatürk’ün emri ile Diyanet İşleri Başkan yardımcısı Ahmet Hamdi Akseki tarafından yazılan kitap uzun yıllar Türk Ordusunda Mehmetçiğin başucu kaynağı olmuştur. [4]
            Hazreti Peygamberi alelade bir bedevi gibi çizen dergiyi hoş görü adı altında destekleyen pek muhteremler, acaba sadece çağına değil, asırlara hitap eden İslam Peygamberinin hakiki ahlakını ve kişiliğini tanımış olsalardı, en azından araştırma ihtiyacı hissetselerdi, belki de bu yayını yaparken iki defa daha düşünürlerdi.
Sadece bulunduğu zamana değil, geleceğe de hitap eden İslam Peygamberinin kendi dininden olmayanlara bakışını açıklaması açısından şu örneklere bir göz atmak yeterli olacaktır.    Hz. Peygamber’in Medine’ye Hicret’inden sonra düzenlediği meşhur Medine Sözleşmesi’nin yirmi beşinci maddesi şöyle der: “ Beni Avf Yahudileri müminlerle birlikte olarak bir ümmet (camia) teşkil ederler. Yahudilerin dinleri kendilerine, müminlerin dinleri kendilerinedir.”[5] Yine Allah Resulü, Yemen Valisi Muaz b. Cebel’e gönderdiği talimatnamede bölge Hıristiyanları için şunları emrediyor: “ Kim cizye vermek suretiyle eski dini üzerinde kalmak isterse, o kendi dini üzere bırakılır. Bu halde o kimse Allah’ın, onun Peygamberinin ve müminlerin koruması altındadır; öldürülmez, esir edilmez, kendisine gücünü aşan sorumluluk yüklenmez ve dinini terk etmesi için kendisine bir baskı yapılmaz.” [6] Bu şekilde Allah Resulü dini hoşgörünün temeli olan din tercihi konusunda, Yahudi ve Hıristiyanlara büyük müsamaha göstermiştir. Hatta Hz. Peygamber, Medine İslam devletine ihanet etmemek kaydıyla; ibadet, hukuk, ticaret ve bütün sosyal hayatta onlara özerklik tanımış ve kendi başlarına yaşayacakları anayasal ortamı sağlamıştır.
Bu yayınları yapanların Türk Milletini hakkıyla tanımadıkları aşikardır. Eğer tanımış olsalardı bu millet için vazgeçilmez olan peygamberini ve önderini kıyaslamazlar,  kutsallarına karşı son derece hassas olan Müslüman Türk milletinin yapılan yayından rahatsızlık duyacağını, rencide olacağını pek ala bilirlerdi. Yüzyıllar boyu pek çok dine inanan farklı kültürlerde milletler ile koyun koyuna yaşamış olan Türk milleti, kendi inanç ve değerlerine pervasızca saldırılmasına elbette üzülmüş, peygamberine ve devletinin kurucusu olan önderine her kim tarafından olursa olsun hakaret edilmesini hazmedememiştir.
Eleştiri ve ifade hakkı  kim olursa olsun hiçbir kimseye, benim kutsallarıma, milli ve manevi değerlerime hakaret hakkını vermez! Sırf kendi egolarını tatmin için dini ve milli değerleri hiçe sayanlara şunu söylemek istiyorum; Türk Milleti ne dininin kurucusu Hazreti Muhammed’den, ne de devletinin kurucusu ebedi Başbuğu Mustafa Kemal Atatürk’ten vaz geçecek değildir! Aklı başında hiçbir kimse Hazreti Muhammed ve Atatürk’ü kıyaslama gafletine düşmez. Çünkü bunu yapanların şunu çok iyi bilmeleri gerektir ki; bu şekilde hareket etmek İslam ve Türk düşmanlarının ekmeğine yağ sürmektir.
Allah Türk Milletini Korusun ve Yüceltsin!
               



DİPNOTLAR:
1-Atatürk, Nedim Senbai, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya Yay., s. 102, 1979
2-Şemsettin Günaltay, Ülkü Dergisi, sayı 100, s. 4
3-Harbiye Mektebi'nde ikmali tahsil eyliyen zabitana mahsus şahadetname
4- Askere Din Dersleri, Akseki Ahmet Hamdi 1925 MSB Yayın Evi
5-  Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, c.1,sf.277,ist.1992
6- Dr. Âdem APAK, Diyanet İlmi Dergi, Hz. Muhammet Özel Sayısı, Ankara 2000


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder