23 Bin Kardelen anısına…
"Askerler!
Hepinizi ziyaret ettim. Ayağınızda çarığınızın, sırtınızda paltonuzun
olmadığını gördüm. Lakin, karşınızdaki düşman sizden korkuyor. Yakın zamanda
taarruz ederek Kafkasya’ya gireceğiz. Siz orada her türlü nimete
kavuşacaksınız. Alem-i İslam’ın bütün ümidi, sizin son bir himmetinize
bakıyor." Başkumandan Vekili Enver 18 Kanunuevvel 1330 (18 Aralık 1914)
Böyle buyurur Başkumandan Vekili Damad-ı Şehriyari Enver Paşa. Bir yıl gibi bir
sürede Yarbay rütbesinde iken Albaylığa ve ardından Generalliğe yükseltilen,
Sultan Mehmet Reşat’ın yeğeni Emine Naciye Sultan ile evlenince Harbiye Nazırı
Ahmet İzzet Paşayı azlettirip Harbiye Nazırı (Milli Savunma Bakanı) olan,
istikbal merdivenlerini teker teker ne kelime, beşer onar çıkan müthiş asker!
Osmanlıyı eski ihtişamlı günlerine kavuşturmayı kendine şiar edinmiş Hürriyet
Kahramanı!
Padişahın damadı
olmaktan başka bir meziyeti olmayan birisinin önlenemez yükselişi, o ve
arkadaşları yüzünden koca bir imparatorluğun tarihin tozlu raflarına
kaldırılışı, ne kadar hazin!
Osmanlının Almanların
yanında 1 inci Paylaşım savaşına girmesi üzerine Rus Çarlığı Osmanlı devletine
harp ilan eder ve Rus Generali Georgy Berhmann komutasındaki Rus Kafkas
1 inci kolordusu Erzurum üzerine harekete geçer. Hafız Hakkı Paşa Rus ordusunu Horasan ile Pasinler
arasındaki "Çoban Köprüsü" yakınında bulunan Köprüköy’de karşılar.
Burada Hasan İzzet Paşa kumandasındaki Osmanlı ordusuna mensup 8 alay, Rusların
6 alayı ile şiddetli muharebeler yapar ve Rus ordusu mağlup olarak geri
çekilmek zorunda kalır. Zafer haberini alan Enver Paşa yanına Alman generalleri
Bronzer Von Sellandorf harekât Şubesi Başkanı Yarbay Feldman, Kurmay Başyaveri
Kazım (Orbay) Bey ve diğer kumandanları alarak İstanbul’dan Ulukışla’ya kadar
trenle oradan at sırtında Erzurum’a varır.
Enver paşa Köprüköy ve
Erzurum’da birer taburu teftiş ettikten sonra 3. Ordu merkezine gidip orada Hasan İzzet Paşa ve
ordu komutanı Refik Paşa ile görüşür. Hasan İzzet Paşa, Enver Paşa’nın
Harbiye’den hocasıdır ve kış başlangıcında yapılacak olan harekâtın,
hazırlıksız, tedbirsiz bir harekât olacağını söyler. Bu savını sözlü olduğu
gibi yazılı olarak da Enver paşaya bildiren Hasan İzzet Paşaya Enver Paşa’nın
cevabı "Eğer hocam olmasaydınız sizi idam ettirirdim" olur. Ardından
Hasan İzzet Paşa görevinden alınarak emekliye sevk edilir. Enver Paşa üçüncü
ordu komutanlığını kendisi üstlenir.
Sarıkamış Altınbulak
Soğanlı’yı biz ne bilek
Bizim uşak gökçek gezer
Ağca zıbın gara yelek
Asker böyle bir
harekata hazır değildir. Çünkü kış savaşında korkunç bir şöhreti olan Rus
Kafkas Ordusu karşısında bulunan Osmanlı 3 üncü ordusu, çoğunluğu Arabistan ile
Anadolu’nun güneyi ve Irak’tan kaydırılan bırakın kışlık giysiyi, günün
şartlarında üzerlerinde çöl üniformaları ile gelmiş Mehmetçiklerden
oluşmaktadır. Mevcut silahlar, asker sayısı ve iaşenin temini konusunda Rus
Kafkas Ordusu karşısında Osmanlı 3 üncü ordusu tabiri caizse sefilleri
oynamaktadır. Çünkü Rus ordusu gerek silah ve gerekse insan gücü bakımından çok
üstün durumdadır. Buna rağmen Enver paşa Türk ordusunun yerinde durmasını uygun
görmemekte, askerin hareketsiz durmasını bir handikap olarak görmekte, ayrıca
birliklerde yoğun olarak görülen salgın hastalıklar nedeniyle bir an önce
harekete geçilmesini savunmaktadır. Çünkü Rus Kafkas Ordusunun gücü ve techizat
üstünlüğü Enver paşaya göre bir kış harekatı ile kırılmak zorundadır. Ruslar
baharda taarruza geçerse durdurmak imkansızdır ona göre.
Gadasın aldığım Eşe
Tekerim dayandı daşa
Seferberliği durdurun
Elini öpem Enver Paşa
Türk askerlik
geleneğinde alınan tüm kararlar erden en üst rütbedeki ordu komutanlarına kadar
sorgulanmadan yerine getirilir. Çünkü, üst rical kararı tek başına almaz. Asker
bundan emindir. Bu nedenle verilen emri sorgulamaz ve uygular. Binlerce yıllık
askerlik geleneği erata bunu böyle öğretmiştir.
Askeri açıdan
düşünüldüğünde, Enver paşanın kışın ortasında 3 üncü orduya taarruz emri
vermesi çok akıllıca bir harekettir. Çünkü, Rus işgal güçlerinin arkasına
sarkarak yapılacak bir harekat hem Osmanlı kuvvetlerini rahatlatacak, hem de
1878 den beri işgal altında bulunan vatan toprağı kurtarılacaktır. Neredeyse
bütün askeri uzmanların ortak görüşü, Rus kuvvetlerinin arkasına sarkmayı hedef
alan bu harekatın, başarılı bir plan olduğu yönündedir. Görece olarak doğrudur,
ancak unutulmaması gereken hazin bir gerçek vardır; 3 üncü ordu mevcut durumu
ile bırakın kış şartlarında harekata girişmeyi, yerinden oynayacak halde
değildir. Çünkü ordu içerisinde tifüs ve kolera salgını hat safhadadır. Ordunun
neredeyse 15-18 bin kişilik kısmı her ay hastalanmaktadır. Bu ise 120 bin
kişilik orduda ciddi açık oluşturmakta olup, imkanların kısıtlı olduğu
düşünülürse yapılacak harekatın hezimete dönüşmemesi mucizelere bağlıdır.
Ordu içerisinde
tecrübeli subay neredeyse kalmamış durumdadır. Çünkü kudretli Başkumandan
vekili Enver paşa Harbiye Nazırı olunca ilk iş olarak “Gençleştirme” adı
altında binin üzerinde yaşlı subay resen emekli edildi. Ardından alaylı tabir
edilen ve ordu içerisinden yetişen subayların işine son verilip ordunun kilit
noktalarına kendi görüşlerini paylaşan ve yakın arkadaşları olan genç subayları
getirdi. Osmanlı Devleti 1 inci paylaşım savaşına girerken aslında en büyük
darbeyi kendi içerisinden almıştır. Çünkü bir yıl önce 2 inci Balkan Harbini
kazanan orduda neredeyse tecrübeli paşa kalmamıştır.
İşe göre adam mevhumu
ne zaman adama göre iş olarak değişirse, alt yapınız ne kadar güçlü olursa
olsun yıkılmaya mahkumsunuz!
Enver Paşa 18 Kanunusani 1330 (18 Aralık 1914)
günü orduya harekat emrini verdi. Üçüncü Ordunun üç kolordusu (9, 10, 11. Kolordular),
24 Aralık 1914 Günü -39 derece
soğukta Büyük Sarıkamış Çevirme ve Kuşatma (İhata) Harekatına başladı. Ayrıca,
gerilla harbi yapan yarı resmi Türk çeteleri de, Ardahan’a hareket etti. Üçüncü
Ordudan bazı kıtalar, 24-25 Aralık gecesi, Sarıkamış’a ulaşmayı başardı. Ancak,
Allahü Ekber Dağlarını aşarken çetin zorluklar ve kış şartları sebebiyle gerek miktar, gerekse mevcut silahları yönünden çok zayiat ve kayıp verdiler. Allahü Ekber Dağlarını aşan Mehmetçiklerden bir kol da, Sarıkamış’ın doğusundaki Selim İstasyonuna vararak demiryolunu tahrip edince, Sarıkamış’taki Rus kolorduları paniğe uğradı. Gayriresmi Türk çeteleri de, 1915 yılı başında Ardahan’a girdi. Rus Kafkas Ordusu Başkumandanı Nikolay Yudeniç, Üçüncü Ordunun ilerleyişi üzerine 2-3 Ocak 1915 günlerinde telsiz-telgraf ile müttefikleri Fransa ve İngiltere’ye, Günde birkaç defa yalvarırcasına başvurarak:
“ Telefon konuşmalarını
durduran soğuk ve kış, Türk ordusunu engelleyemiyor. İkinci bir cephe açarak,
Türk ordularının ilerlemesi durdurulamaz ise, zengin Bakü petrolleri,
Osmanlı-Alman ittifakının eline geçecek ve Hindistan yolu onlara açık
bulunacaktır!” haberini gönderiyordu.
Küçük başarılar ne
yazık ki büyük hezimetlerin acısına merhem olmaz!
Ordu içerisinde
tecrübesiz ve arazi şartlarını tanımayan birlik komutanları, askerin elinde
bölgeyi tanıtan haritaların olmayışı, (Çok acıdır ki Türk ordusunun elindeki
tek harita 1/400.000 ölçeğinde bir Rus haritasıdır. Bu harita da arazi yapısını
değil yolları göstermektedir) askerin bulunduğu arazi yapısını tanımayışı (
Araziyi tanımadığı için ağır kış şartları da olunca 31 ve 32 inci alaylarımız
Oltu yakınlarında birbiri ile çatışmaya girerler iki bin askerimiz şehit olur
yada yaralanır.) salgın hastalıklar ile kar ve tipi derken Türk askeri tarihin
yazmadığı bir dramın kahramanı olur.
Yüzbaşılar binbaşılar
Tabur taburu karşılar
Yağmur yağıp gün değince
Yatan şehitler ışılar
Sarıkamış Harekatı
birilerinin dediği gibi tek kurşun atılmadan kaybedilmiş, 90 bin şehit
verdiğimiz bir harekat değildir. Bilakis Türk askerinin dünyanın hiçbir
ordusunda olmayan cesaret ve fedakarlıkla ölüme meydan okuyuşunun, canını hiçe
saymasının, karda açan kardelen çiçeği misali mukaddes vatan toprağına
düşmesinin destanıdır. Harekat neticesinde 23 bin şehit, 7 bin esir ve 10 bin
yaralı verdik. Sanılanın aksine 90 bin rakamı bir Rus propagandasından başka
bir şey değildir. Eğer öyle olsaydı 120 bin kişilik ordunun 90 bini kırılmış
olsaydı, Ruslar o gün soluğu İstanbul’da alırdı. Gerçekte harekata katılan
asker sayımız 75 bin kişidir. Bunu göz ardı etmemek gerekiyor.
Aziziye baba yurdu
Kafkaslara tabya kurdu
Benim korkum Ruslar değil
Kara kışa kurban verdi
Sarıkamış hezimetinin
arkasından Enver Paşa 3 üncü Ordu Komutanlığını Harp okulundan ve Akademiden
arkadaşı Hafız Hakkı Paşaya bırakır ve İstanbul’a döner. İstanbul’da Sarıkamış
ile ilgili gazetelerin yazı yazmasına engel olur, yayın yasağı koyar!
Yapılışının 100 üncü
yılında Sarıkamış Harekatına katılan aziz şehitlerimizi ve kahraman
gazilerimizi rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder