29 Mayıs 2016 Pazar

FATİHLER UNUTULMADAN



            Artık ömrünün son deminde, bitişini yüz yıllar öncesinden ilan etmiş olmasına karşın Türk İmparatorluğunun topraklarının ortasında çıban başı olmaya devam eden  Bizans… Gerek siyasi ve gerekse askeri açıdan burayı topraklarına katmak zorunda olan Osmanlı Türk İmparatoru 2 inci Mehmet Han.
            Yapılan devasa hazırlıkları, Anadolu ve civar Türk beyliklerinden gönüllü katılan binlerce asker. Sırf İslam peygamberi Hazreti Muhammed'in “Letüftehannel Konstantiniyye, feleniğmel emiru, emiruha, feleniğmel ceyş-i, zelikel ceyş” “İstanbul elbet bir gün fetholunacaktır, onu fetheden kumandan ne büyük kumandan, fetheden asker ne kadar güzel askerdir."  Hadisine layık olabilmek için 2 inci Mehmet'in sancağı altına koşup gelen Anadolu Türk beylikleri…
            Sağ yan kuvvetler: Beylerbeyi İshak ve Mahmûd Paşalar kumandasında 50 bin Anadolu askeri olup, yerleşme alanı Yedikule-Topkapı arası idi. Bu ordu Anadolu’dan Gelibolu’ya geçerek Osmanlı ordusuna katılmıştı.Orta kısımdaki kuvvetler: Sultan Mehmed Han kumandasında 15 bin yeniçeri olup, yerleşme alanı Topkapı-Edirnekapı arası idi. Sol yan kuvvetleri: Edirnekapı’dan Tekfursarayı önlerine kadar Karaca Bey kumandasında, 50 bin Rumeli askeri… Beyoğlu sırtlarında Zağnos Paşa kumandasındaki kuvvetler vardı. Bu kuvvetler Cenevizlilere karşı saf tutmuş bulunuyorlardı. İhtiyat kuvvetleri ise; 100 bin süvariden ibaret kuvvetlerden olup her yönde kullanılacak şekilde yerleştirilmişlerdi. Toplamda Osmanlı Türk kara ordusu 215 bin muharip askerden müteşekkildi.
            Osmanlı donanması: 12 büyükçe çektin (çektirme) adı verilen gemi ile 80 çift kürekli hafif gemi (çifte güverteli), ayrıca 55 küçük gemiden olup tamamı 147 gemiden oluşuyordu. Bu gemiler, içine çok sayıda asker alan gemiler değildi. Yalnız manevra kabiliyetli, süratli hareket edebilen, üç ve iki sıra kürekli, hafif, kıyılara kolaylıkla sokulabilen harb gemileriydi. Bu gemiler Beşiktaş sahili yakınlarında bulunuyorlardı ve Osmanlı Devletinin altıncı kaptân-ı deryası Baltaoglu Süleyman Bey kumandasında idiler.
Bizans ordusu ise İtalyan, İspanyol, Giritli, Fransız, Venedikli, Macar ve Rus paralı askerleri de dahil olmak üzere 15 ile 25 bin arasındaydı. Bu sayıya yerel milis kuvvetleri de dahil değildir.
            Netice itibariyle Konstantiniyye (Bizans, İstanbul) fethedilmiş, Osmanlı Türk Hakanı 2 inci Mehmet Fatih unvanını alarak Fatih Sultan Mehmet olmuştur. Bazı tarihçilerin dediği üzere Doğu Roma İmparatorluğunun Türkler tarafından başkentinin fethedilmesiyle bir çağ kapanmış, başka bir çağ başlamıştır. Yukarıda yazdığımız bilgileri zikretmemizin amacı İstanbul'un birinci fethini küçümsemek amacı değildir. Bilakis birazdan aşağıda yazacak olduğumuz bilgiler ile kıyaslanması amacıyladır.
            Tarih 13 kasım 1918, Türk devletinin daha 15 gün önce imzalamış olduğu Mondros ateşkes antlaşmasının 7 inci maddesine atıfta bulunularak 465 senelik Osmanlı Payitahtı (başkenti) İstanbul işgal edilmektedir.
            Haçlı ordusu zafer sarhoşudur. Haçlı Donanması namlularını Osmanlı Sultanı Vahdettin'in ikametgahı olan Topkapı Sarayına ve Babıali'ye çevirmiştir. 55 gemiden oluşan Haçlı Donanmasından 3500 asker karaya çıkartılır. Türk Milletinin Harim-i İsmeti olan başkenti işgal edilmiştir. 465 senedir Türk olan, Avrupalıların korkulu rüyası Türk İstanbul yabancı çizmeler altında ezilmektedir. 18 Kasım 1918 gününe gelindiğinde Haçlı Donanmasının gemi sayısı 167 ye ulaşmıştır. Büyük Britanya krallığı İstanbul'un yeniden kurtuluşu(!) için en gelişmiş savaş gemilerini göndermiştir. Bunların içinde iki tanesi vardır ki, isimlerini zikretmeden geçemeyeceğim; HMS Argus ve HMS Kig George V. Bu iki geminin en önemli yanları her ikisinin de uçak gemisi olup, üzerlerinde zamanın en modern uçaklarının bulunmasıdır ki, varın siz düşünün İstanbul'un Haçlı ordusu tarafından kurtarılma(!) amacındaki önemi!
            Artık İstanbul sadece kağıt üzerinde bir başkenttir. Zaten 30 Ekim 1918 de imzalanan Mondros Ateşkes anlaşması Osmanlı'yı fiilen bitirmiştir. Başkentinin işgali ise bu fiiliyatın canlı bir göstergesi olmuştur. Görünende tam bir işgal gibi görünmeyen ve sanki hala İstanbul'un sahibi padişahmış gibi bir hava estirilen fiili durumda, Haçlı ordusu kumandanlığı yayımladığı bir bildiri ile iplerin kimin elinde olduğunu gösterecektir. Nemi demektedir bu bildiri; işgal geçicidir, padişahlığı ve  halifeliği korumak ve güçlendirmek için işgaller gerçekleştirilmiştir, azınlıklara yönelik bir katliam başlarsa İstanbul Türklerden alınacaktır, herkes padişahlık makamının İstanbul'dan vereceği kararlara uyacaktır.
            Görüldüğü üzere İstanbul fiilen İngiliz Yüksek Komiserinin keyfiyetine bırakılmış haldedir. Padişah ve onun  kukla hükümeti ise göstermeliktir. 29 Mayıs 1453 te fethedilen, adına şiirler, besteler yapılan İstanbul, Haçlı ordularının çizmeleri altında inim inim inlemektedir.  Bizim olan İstanbul, artık bizden çıkmıştır!  İşgal süresince İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan İstanbul'da 51 bin 275 asker bulunduracaklar,  işgal ordusu en modern silahlar ile donatılacaktır. Hatta bu gün müttefik olarak görülen Amerika Birleşik Devletlerinin İstanbul'un işgali süresince toplam 20 savaş gemisi İzmit limanında ve İstanbul önlerinde olacaktır.
            Son Osmanlı Meclisinin yayınladığı Misak-ı Milli bildirisinin ardından 16 Mart 1920 de İstanbul tam anlamıyla işgal edilecek, görünüşte Padişahı sözüm ona tanıyan işgal  kuvvetleri artık yaptıkları hiçbir fil ve eylemi esir hükümete bildirmeden yapacaktır. İstanbul tam anlamıyla düşmüştür artık!
            4 yıl 10 ay 23 gün boyunca işgal altında kalan İstanbul, 6 kim 1923 günü TBMM orduları tarafından resmen işgalden kurtarılmıştır. Bu süre zarfında verilen Türk İstiklal Harbi bizim olan, ebediyen Türk kalacak Anadolu ve Trakya'da tekrar ezan seslerinin duyulması için 91 bin 148 Mehmetçiğin canı  ve bedeni mukabili tekrar bu toprakları vatan edecektir.
            İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmet anılmayı ve fatihayı ne  kadar hak ediyorsa, Bizans'ı tarihin tozlu raflarına gönderen Osmanlı Türk ordusu ne kadar hayırla yad edilmeyi hak ediyorsa, 29 Mayıs Fetih kutlamaları ne kadar yerindeyse…Bu kutlu beldeyi tekrar Türk Vatanı eden, tekrar hür ve bağımsız eden, Türk Milletinin şeref ve haysiyetini düşmanın çizmeleri altından kurtaran Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları ve onun  Başkumandanı Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşları da taktir edilmeyi, Fatihaları, Yasinleri,  o kadar hak etmektedir!
            Hiçbir şekilde Fatih Sultan Mehmet Han ve Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk'ü kıyaslayacak değilim. Haddimi bilirim, Türkün iki başbuğunu kıyaslamak ancak cahillerin ve haddini bilmezlerin işidir. Ancak şunu da yazmadan geçemem; Türk tarihinde 29 mayıs ne kadar önemli ise, 19 Mayıs ondan geri kalır değildir! Eğer 29 Mayıs kutlanacaksa, eğer fetih hakkıyla kutlanmak isteniyorsa; İstanbul'un ikinci fatihleri de unutulmamalıdır!


1 yorum:

  1. Kaleminize sağlık,düşüncelerime ayna oldunuz.Tarihi çok sevip okumama rağmen bu kadar detaylı yazmanız beni hem bilgilendirdi hem sevindirdi.Teşekkürler

    YanıtlaSil