Kadın
vardır yiğit doğurur oymağı devlet eder, kadın vardır it doğurur obaya dert
eder!
Türk Atasözü
Devlet
Ana diye bir söz duydunuz mu? Duyduysanız kime denir bilir misiniz? Bizim
oralarda kullanılan bir deyimdir bu. Otoriter ve çevresinde saygı uyandıran,
hal hareket ve tavırları ile topluma önderlik eden kadınlara denir.
Ben
bu deyimi şimdiye kadar iki kişiye
kullandım. İkisi de benim hayatımda çok derin izler bırakan, hakikaten Devlet
Ana teriminin hakkını veren kişilerdir.
Bunlardan
birisi anam; 83 yaşında dokuz çocuk doğurmuş, dokuzunu da sağ salim
yetiştirmiş, kara sabanın ardında hem öküz, hem hayvan (at) çifti sürmüş,
dövenle harman savurmuş, sırtında çelmece (çalı odunu) etmiş bir Madanoğlu
Yörüğü olan anam. Daima bizlere "Aç iseniz tok gibi, açık iseniz pek gibi
durun. İnsanın en büyük düşmanı kendisidir. Daima dürüst olun. Servet gitse de
kazanılır. itibar bir kere giderse geri dönmez. İlk evvel insanların hakkını
gözetin. Haram haramdır, bunun azı çoğu olmaz! Sütün içine giren bir damla
katran da, bir kepçe katran da o sütü batırır. Sofrada elinize, sohbette
dilinize sahip olun. Çünkü boş boğazlık ve aç gözlülük insanın itibarını
sarsar. İnsanlar size kişiliğinizle saygı duysun, malınız ve mülkünüzle değil!"
diyerek nasihat eden bu Yörük kocası kızlarının yetişmesi için çok daha ihtimam
gösterir, beş kızını da sanki özel olarak tedrisata alırdı. Neden onlara daha
fazla ihtimam gösteriyorsun diye sorduğumuzda ise "Kadın anadır, yani temeldir! Temel ne kadar sağlam olursa, duvar o
kadar kavi olur. Bacılarınız ne kadar dürüst olursa, benden aldıklarını aynı
ile evlatlarına verir. O vakit devlete ve millete yararlı evlatlar
yetiştirirler!" diyerek açıklardı.
Doğurduğu çocuğunun önce millete ve devlete
hayırlı olması için terbiye etmek. Önce insan diyerek o çocuğa insanlığın
amentüsünü öğretmek, hangi milletin kadınında vardır bu haslet? Türk kadınında!
Türk kadını
evladının önce yaşadığı topluma, sonra vatanına ve devletine saygılı ve sadık
olmasını ister. Bu nedenle ister kız, ister erkek olsun bütün çocuklarında ilk
önce vatan, bayrak ve millet sevgisini aşılar. Öyleki, bu sevginin Allah
sevgisi, peygamber sevgisi olduğunu öğretir çocuklarına.
Benim
hayatımdaki öbür Devlet Ana rahmetli nenemdir. Ufak tefek bir Anadolu kadını
olan 1902 doğumlu bu Peçenek anası, sekiz çocuk doğurmuş, beşini sağlıkla
büyütebilmiştir. Açlık ve kıtlık görmesine, çocuklarının istikbalini temin
etmede zorlanmasına rağmen bir kere bile olsun devletine ve milletine karşı
serzenişte bulunmamış, daima evlatlarına dürüstlük ve namuslu olmanın
faziletlerini anlatmıştır. Kıt kanaat imkanlarla geçinen neneme dedem cennet
mekan Gazi Ömer Çavuş'un almadığı gazilik maaşını almasını teklif ettiğimde-ki
o zaman daha 12 yaşındaydım.- "Benim
herifim vatana bedel karşılığı hizmet etmedi, bir daha ağzından
duymayayım!" diyecek kadar mert ve gözü tok bir kadındı nenem. Bizlere
daima şunu öğütlerdi rahmetli; "Kapınıza
gelen kim olursa olsun geri döndürmeyin. Size gelen rızkı ile gelmiştir. Kim olursa
olsun saygı gösterin. Saygı gösteren saygı görür. Unutmayın, dilimiz, dinimiz,
rengimiz ayrı olsa da yaratanımız birdir! Allahın sevdiği kul olmak isterseniz
önce onun yarattığı insanı sevin!"
Vefat ettiği 1989 senesine kadar bizlere daima öğütler veren bu ulu çınar
evlatlarına daima insan sevgisini ve insana saygıyı salık verirdi. Girdiği her mecliste sesini yükseltmeden bile
sözünü dinletir, köyün erkekleri tarafından da saygı görürdü.
Bunları
sizlere annemi ve nenemi övmek için yazmadım. Bunları beni yetiştiren iki Devlet
Anayı bilesiniz, onları övesiniz diye de yazmadım. Yüzyıllar boyu erkeğini
ilmek ilmek dokuyan Türk kadınının bu günkü haliyle, Anadolu'da ücra bir köyde
yetişen iki anayı kıyaslamanız için yazdım. Sadece 92 senelik Cumhuriyet ile
değil, yüzyıllar boyu Türk kadının neyin mücadelesini verdiğini bilmeniz için
yazdım. " Ey kahraman Türk kadını,
sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." diyen bir zihniyetten, kadın cinayetlerini
neredeyse adi bir vaka gibi görmeye başlayan zihniyete nasıl geldiğimizi
anlatabilmek için yazdım!
Türk
kadını tarihin hiç bir döneminde eşinden
ayrı, eşinden farklı yada ikinci planda olmamıştır. Bunu iddia etmekten daha
çok, unutulan gerçekler olarak söylüyorum. Çünkü Türk kadını gerek gündelik
hayatta, gerek çocuklarının yetiştirilmesinde, gerek yurt savunmasında eşinden
daima önde olmuştur. Bunları lütfen kuru birer övgü cümlesi olarak görmeyin.
Tarihimizde nice abideleşmiş annelerimiz, nenelerimiz, bacılarımız vardır ki,
dünya tarihinde bu kadar bayraklaşmış kadını hiç bir millette göremezsiniz.
Fransızların meşhur Jeanne d'Arc isimli kadın
kahramanına Fransız kilisesi tarafından "Azize" payesi verilmiştir.
Başka meşhur kadın kahramanları var mıdır? Ben bilmiyorum... Bu meşhur Fransız
azizesini neredeyse bütün dünya bilir de, Kanıkay Katun'u daha bizim
çocuklarımız bilmez! Sorduğun zaman kimdir diye bilmedikleri gibi hangi popçu
olduğunu da sorarlar sana. Oysa Kanıkay Katun Manas Destanındaki Manas Kağanın eşidir. Öyle ki eşi Manas ölünce diriltecek
kadar önemlidir. Herhangi biri değildir yani. Türklerin "Yaşam Ağacının
Sahibi" Umay Anası gibidir. Ya Tomris Katun? Bilir mi gençliğimiz bu kadın
Türk Kağanını? Pers kralı Kiros'un kesik başını içi kan dolu fıçıya atan bu
büyük Türk Kağanını kaç kızımız yada oğlumuz bilmektedir? Tarihimizle övünmek
değil, ders almak gerekir! Arabistan
çöllerinde kız çocukları diri diri toprağa gömülürken Türk kızları başta
tutulurdu. Kız çocuğu evlenecek olgunluğa ulaştığında anasının dizinin dibinde
kısmet beklemez, evleneceği kişiyi seçme hakkı kendinde olurdu. Çünkü Türk kızı
laf olsun diye değil milletin anası olduğu gerçeğini yüz yıllar boyu
yetiştirdiği evlatlarına öğretmiştir.
Hayme Ana yada
namı diğer Devlet Ana kimdir bilir misiniz? Hiç duymuşluğunuz var mı bu yiğit
Türk anasını? Tarihlerin Devlet Ana diye kaydettiği bu kişi kim mi? hani
şu gezer türbede yatan Süleyman Şah Kaya Alpoğlu (Gündüz Alp)'in eşi, Ertuğrul Gazi'nin annesi ve
Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin de büyükannesi. Kocası Gündüz
Alp'in Fırat Nehri'ni geçerken boğularak ölmesi üzerine Kayı Boyu'nun başına
geçen Hayme Ana dağılma tehlikesi içerisindeki boyunu toparlar ve Ankara'ya
getirir. Onun toparladığı boy, koca bir cihan imparatorluğu kurar! yattığı yer
nur olsun...
Zübeyde
Ana vardır bir de; oda doğurmuştur bir yiğit. Anmadan, ismini yâd etmeden, bir
Fatiha okumadan olmaz. Türk Milletinin kaderini değiştiren adamın anasıdır.
Mekanı cennet olsun.
Dünyada ki en tehlikeli silah; körü körüne inanmış insandır! Ne
yaparsanız yapın onun gözlerini açamazsınız! Bu nedenle diyorum ki, kadını
bilinçli olan toplum dünyayı değiştirir. Kadını ezilen toplum ise dünyayı
cehenneme çevirir!
Kızlarınıza önce insan olduklarını, insanı
eğitecek olanların onlar olduklarını öğretin. Yobazların kadınlardan
korkmasının en önemli nedeni, kendilerine oyuncak bulamayacak olmalarındandır!
Akıllı insan Allahı aklı ile bulur! Dogmalarla, saptırmalarla, şıhlarla,
melelerle değil! Bizim önceliğimiz yarın geleceğimiz olan torunlarımızın
anaları, kızlarımızı akıl, mantık ve beşeri ilimler ile donatarak
yetiştirmektir.
Eğer yeni icatlar,
daha hızlı araçlar, uzay mekikleri yapmak istiyorsanız mühendisler, mimarlar,
pilotlar, doktorlar yetiştirin. Ama dünyayı değiştirmek istiyorsanız kadınları
eğitin. Çünkü bir erkeği eğitirseniz tek bir insanı
eğitmiş olursunuz. Bir kadını eğitirseniz, bütün bir aileyi eğitmiş olursunuz!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder