7 Mart 2015 Cumartesi

GELECEĞİMİZ KADINLARIMIZ

Kadın vardır yiğit doğurur oymağı devlet eder, kadın vardır it doğurur obaya dert eder!
Türk Atasözü
            Devlet Ana diye bir söz duydunuz mu? Duyduysanız kime denir bilir misiniz? Bizim oralarda kullanılan bir deyimdir bu. Otoriter ve çevresinde saygı uyandıran, hal hareket ve tavırları ile topluma önderlik eden  kadınlara   denir.  
            Ben bu deyimi şimdiye kadar  iki kişiye kullandım. İkisi de benim hayatımda çok derin izler bırakan, hakikaten Devlet Ana teriminin hakkını veren kişilerdir.
            Bunlardan birisi anam; 83 yaşında dokuz çocuk doğurmuş, dokuzunu da sağ salim yetiştirmiş, kara sabanın ardında hem öküz, hem hayvan (at) çifti sürmüş, dövenle harman savurmuş, sırtında çelmece (çalı odunu) etmiş bir Madanoğlu Yörüğü olan anam. Daima bizlere "Aç iseniz tok gibi, açık iseniz pek gibi durun. İnsanın en büyük düşmanı kendisidir. Daima dürüst olun. Servet gitse de kazanılır. itibar bir kere giderse geri dönmez. İlk evvel insanların hakkını gözetin. Haram haramdır, bunun azı çoğu olmaz! Sütün içine giren bir damla katran da, bir kepçe katran da o sütü batırır. Sofrada elinize, sohbette dilinize sahip olun. Çünkü boş boğazlık ve aç gözlülük insanın itibarını sarsar. İnsanlar size kişiliğinizle saygı duysun, malınız ve mülkünüzle değil!" diyerek nasihat eden bu Yörük kocası kızlarının yetişmesi için çok daha ihtimam gösterir, beş kızını da sanki özel olarak tedrisata alırdı. Neden onlara daha fazla ihtimam gösteriyorsun diye sorduğumuzda ise "Kadın anadır, yani temeldir! Temel ne kadar sağlam olursa, duvar o kadar kavi olur. Bacılarınız ne kadar dürüst olursa, benden aldıklarını aynı ile evlatlarına verir. O vakit devlete ve millete yararlı evlatlar yetiştirirler!" diyerek açıklardı.
            Doğurduğu çocuğunun önce millete ve devlete hayırlı olması için terbiye etmek. Önce insan diyerek o çocuğa insanlığın amentüsünü öğretmek, hangi milletin kadınında vardır bu haslet? Türk kadınında!
            Türk kadını evladının önce yaşadığı topluma, sonra vatanına ve devletine saygılı ve sadık olmasını ister. Bu nedenle ister kız, ister erkek olsun bütün çocuklarında ilk önce vatan, bayrak ve millet sevgisini aşılar. Öyleki, bu sevginin Allah sevgisi, peygamber sevgisi olduğunu öğretir çocuklarına.
            Benim hayatımdaki öbür Devlet Ana rahmetli nenemdir. Ufak tefek bir Anadolu kadını olan 1902 doğumlu bu Peçenek anası, sekiz çocuk doğurmuş, beşini sağlıkla büyütebilmiştir. Açlık ve kıtlık görmesine, çocuklarının istikbalini temin etmede zorlanmasına rağmen bir kere bile olsun devletine ve milletine karşı serzenişte bulunmamış, daima evlatlarına dürüstlük ve namuslu olmanın faziletlerini anlatmıştır. Kıt kanaat imkanlarla geçinen neneme dedem cennet mekan Gazi Ömer Çavuş'un almadığı gazilik maaşını almasını teklif ettiğimde-ki o zaman daha 12 yaşındaydım.- "Benim herifim vatana bedel karşılığı hizmet etmedi, bir daha ağzından duymayayım!" diyecek kadar mert ve gözü tok bir kadındı nenem. Bizlere daima şunu öğütlerdi rahmetli; "Kapınıza gelen kim olursa olsun geri döndürmeyin.  Size gelen rızkı ile gelmiştir. Kim olursa olsun saygı gösterin. Saygı gösteren saygı görür. Unutmayın, dilimiz, dinimiz, rengimiz ayrı olsa da yaratanımız birdir! Allahın sevdiği kul olmak isterseniz önce onun yarattığı insanı sevin!"  Vefat ettiği 1989 senesine kadar bizlere daima öğütler veren bu ulu çınar evlatlarına daima insan sevgisini ve insana saygıyı salık verirdi.  Girdiği her mecliste sesini yükseltmeden bile sözünü dinletir, köyün erkekleri tarafından da saygı görürdü.

            Bunları sizlere annemi ve nenemi övmek için yazmadım. Bunları beni yetiştiren iki Devlet Anayı bilesiniz, onları övesiniz diye de yazmadım. Yüzyıllar boyu erkeğini ilmek ilmek dokuyan Türk kadınının bu günkü haliyle, Anadolu'da ücra bir köyde yetişen iki anayı kıyaslamanız için yazdım. Sadece 92 senelik Cumhuriyet ile değil, yüzyıllar boyu Türk kadının neyin mücadelesini verdiğini bilmeniz için yazdım. " Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."        diyen bir zihniyetten, kadın cinayetlerini neredeyse adi bir vaka gibi görmeye başlayan zihniyete nasıl geldiğimizi anlatabilmek için yazdım!
            Türk  kadını tarihin hiç bir döneminde eşinden ayrı, eşinden farklı yada ikinci planda olmamıştır. Bunu iddia etmekten daha çok, unutulan gerçekler olarak söylüyorum. Çünkü Türk kadını gerek gündelik hayatta, gerek çocuklarının yetiştirilmesinde, gerek yurt savunmasında eşinden daima önde olmuştur. Bunları lütfen kuru birer övgü cümlesi olarak görmeyin. Tarihimizde nice abideleşmiş annelerimiz, nenelerimiz, bacılarımız vardır ki, dünya tarihinde bu kadar bayraklaşmış kadını hiç bir millette göremezsiniz.
             Fransızların meşhur Jeanne d'Arc isimli kadın kahramanına Fransız kilisesi tarafından "Azize" payesi verilmiştir. Başka meşhur kadın kahramanları var mıdır? Ben bilmiyorum... Bu meşhur Fransız azizesini neredeyse bütün dünya bilir de, Kanıkay Katun'u daha bizim çocuklarımız bilmez! Sorduğun zaman kimdir diye bilmedikleri gibi hangi popçu olduğunu da sorarlar sana. Oysa Kanıkay Katun Manas Destanındaki  Manas Kağanın  eşidir. Öyle ki eşi Manas ölünce diriltecek kadar önemlidir. Herhangi biri değildir yani. Türklerin "Yaşam Ağacının Sahibi" Umay Anası gibidir. Ya Tomris Katun? Bilir mi gençliğimiz bu kadın Türk Kağanını? Pers kralı Kiros'un kesik başını içi kan dolu fıçıya atan bu büyük Türk Kağanını kaç kızımız yada oğlumuz bilmektedir? Tarihimizle övünmek değil, ders almak gerekir! Arabistan çöllerinde kız çocukları diri diri toprağa gömülürken Türk kızları başta tutulurdu. Kız çocuğu evlenecek olgunluğa ulaştığında anasının dizinin dibinde kısmet beklemez, evleneceği kişiyi seçme hakkı kendinde olurdu. Çünkü Türk kızı laf olsun diye değil milletin anası olduğu gerçeğini yüz yıllar boyu yetiştirdiği evlatlarına öğretmiştir. 
            Hayme Ana yada namı diğer Devlet Ana kimdir bilir misiniz? Hiç duymuşluğunuz var mı bu yiğit Türk anasını? Tarihlerin Devlet Ana diye kaydettiği bu kişi kim mi?  hani  şu gezer türbede yatan  Süleyman Şah Kaya Alpoğlu (Gündüz Alp)'in eşi, Ertuğrul Gazi'nin annesi ve Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin de büyükannesi. Kocası Gündüz Alp'in Fırat Nehri'ni geçerken boğularak ölmesi üzerine Kayı Boyu'nun başına geçen Hayme Ana dağılma tehlikesi içerisindeki boyunu toparlar ve Ankara'ya getirir. Onun toparladığı boy, koca bir cihan imparatorluğu kurar! yattığı yer nur olsun...
            Zübeyde Ana vardır bir de; oda doğurmuştur bir yiğit. Anmadan, ismini yâd etmeden, bir Fatiha okumadan olmaz. Türk Milletinin kaderini değiştiren adamın anasıdır. Mekanı cennet olsun.
            Dünyada ki en tehlikeli silah; körü körüne inanmış insandır! Ne yaparsanız yapın onun gözlerini açamazsınız! Bu nedenle diyorum ki, kadını bilinçli olan toplum dünyayı değiştirir. Kadını ezilen toplum ise dünyayı cehenneme çevirir!
            Kızlarınıza önce insan olduklarını, insanı eğitecek olanların onlar olduklarını öğretin. Yobazların kadınlardan korkmasının en önemli nedeni, kendilerine oyuncak bulamayacak olmalarındandır! Akıllı insan Allahı aklı ile bulur! Dogmalarla, saptırmalarla, şıhlarla, melelerle değil! Bizim önceliğimiz yarın geleceğimiz olan torunlarımızın anaları, kızlarımızı akıl, mantık ve beşeri ilimler ile donatarak yetiştirmektir.
            Eğer yeni icatlar, daha hızlı araçlar, uzay mekikleri yapmak istiyorsanız mühendisler, mimarlar, pilotlar, doktorlar yetiştirin. Ama dünyayı değiştirmek istiyorsanız kadınları eğitin. Çünkü bir erkeği eğitirseniz tek bir insanı eğitmiş olursunuz. Bir kadını eğitirseniz, bütün bir aileyi eğitmiş olursunuz!
           

            

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder