28 Aralık 2015 Pazartesi

KÜRDÜN KANI


            Yıllardan beri PKK terör örgütünün  kürt halkına özgürlük vereceğini iddia ederek sürdürdüğü kanlı terör eylemleri; bölge halkına bırakın özgürlük getirmeyi, tam bir kabusa ve esarete neden olmakta.  Onlar halk hareketi yaptıklarını söylüyorlar, ama hakikatte tam bir çıkar savaşı!
            Yıllardan beri binlerce kürt çocuğu PKK'nın kimin yada neyin için yürüttüğü bilinmeyen kanlı savaşı neticesinde hayatından oldu. Kurulduğu 1974 yılından beri PKK saflarında, ama örgütün sempatizanı, ama militanı olarak faaliyet gösteren kürt çocukları neye yada kime hizmet ettiklerini bilmeden ve çoğunluğu orta yaşı göremeden Irak'ın, İran'ın, Suriye'nin  ve Anadolu'nun dağlarında yok olup gittiler. Oysa onların PKK'ya katılma gerekçeleri yada kendilerine göre nedenleri çok ama çok farklıydı. Kimine "özgürlük" vaat ederken, kimine şan şöhret ve para vaat ettiler. Ama sonuç hep hüsran oldu ve olmaya da devam ediyor. Resmi istatistiklere göre 1984 ten 2015 yılı Ağustos ayına kadar öldürülen PKK'lı sayısı 22 bin 374, bu zaman zarfında PKK'nın öldürdüğü sivil vatandaşların sayısı 6 bin 741 ve yaralanan sivil vatandaş sayısı 14 bin 257! Örgüt içi infazların tahmini rakamı 2 ile 17 bin arasında olduğu rivayet edilmekte! Yerlerini terk edenlerin sayısı? PKK terörü yüzünden  bulundukları yerlerden ülkenin batısına veya büyük kentlere göç edenlerin sayısı 386 bin!
             Ne kadar garip değil mi? Özgürlük vaat ettiğin insanları sırf terör baronlarının keyfi için ölüme göndermek, töre, aile, çevre baskısı diyerek kaçan kız çocuklarını hayvani hisleri için kullanmak ne kadar özgürlükçü acaba? Önderleri(!) tarafından özgürleştirilme adı altında namusları kirletilen kız çocuklarının hikayeleri çarşaf çarşaf gazetelerde dizi yazı olmuştu, kimse ne inkar etti, ne de tekzip!
            Yıllardan beri yaptıkları iki şey vardır; ya yalan yanlış propagandalarla, yada zorla kürt çocuklarını dağlara götürür PKK'nın kırsalda ve kentte yuvalanan  işbirlikçileri. Klasik propaganda işe yaramazsa zorunlu askerlik adı altında; oda ekseriyetle fakir kimsesiz ailelere baskı yaparak çocukları dağa çıkartır. Eğer aile çocuğunu vermek istemezse onların belirledikleri miktarı ödemesi istenir kendilerinden. Ödeyemeyenler ise ya oturdukları köyü, mezrayı, yada şehri terk eder, yada bir şekilde eşten dosttan bulmanın çarelerine bakar. Bunları da bulamayan ailelerin katledildiklerini, evlerinin, ahırlarının, ekinlerinin yakıldığını, hayvanlarının telef edildiğini bilmem tekrar anlatmaya gerek var mı? Bunları sanmayın ki gazetelerden okudum ve sanmayın ki kurgu; asla! Bizzat ülkemizin bu bölgelerinde görüştüğüm kişilerden ve batı vilayetlerine göçüp gelen ailelerden edindiğim bilgilerdir. Peki aile zenginse ne olur? PKK terör örgütü zengin ailelere de sözde askerlik bedeli keser ve ister. Bu aileleri adeta lojistik ikmali için kullanan terör örgütü, diş geçiremediği büyük aileleri de itibarsızlaştırmaya gayret eder. Onları kendince hareketin karşısında olmakla, kürt halkına ihanet etmekle suçlar. Ne kadar etkili olduğunu bizler çok iyi biliyoruz, ama ne demişler çamur at izi kalsın.
            Bütün bunlara karşın PKK ve onun uzantısı olan yapılanmaların lider kadrolarının yakınlarının ve onların çocuklarının nasıl bir hayat sürdüğünü gördüğünüz vakit; ölümün sadece fakir kürt çocuklarının alın yazısı olduğunu görüyorsunuz. Alın yazısı biraz iddialı bir terim oldu ancak ne yazık ki gerçek budur. Görev yaptığım yıllarda Hakkari, Van, Şırnak, Sivas, Bingöl, Bitlis gibi illerimizden gönüllü yada zorla PKK saflarına katılan çocukların nasıl Türk Silahlı Kuvvetlerinin önüne yem olarak atıldıklarını gerek rütbeli arkadaşların anlatımlarından  ve gerekse bizzat tanık olduğum olaylardan biliyorum. 14-15 yaşlarında henüz oyun çağındaki çocukların eline verdikleri silahlar ile ölüme gönderen terör baronları mağaralarda gününü gün ederken, çatışmada öldürülen veya korkudan teslim olan erkek çocuklarının bile tecavüze uğradıklarını görmüştük. Gerçekten de bu çocuklar kim yada ne için öldüklerini bile bilmeden Anadolu'nun yada Kuzey Irak'ın dağlarında yok olup gidiyorlardı.
            Birileri ısrarla Kürdün Kanına Ekmek Doğramaktaydı.  Yıllardan beri bu hiç değişmedi. Ölenler ne için öldüklerini bilemeden öldüler hep.
            Birisinin çocuğu Amerikalarda okur, öbürünü ki Avrupalarda...Gariban kürt çocuğu okulu sözde kendisi adına savaştığını söyleyen kansızlar tarafından yakıldığı için okuyamaz! Birisi akşam yemeğinde Fransız yemeği yer, öbürü Çin lokantasında arzı endam eder; gariban kürt iki üç şerefsiz yüzünden devletin vereceği ekmeğin yolunu gözler... Kimin savaşı bu? Kimin mücadelesi? Türkün ve kürdün kanına ekmek doğrayan emperyalist uşaklarının çok mu umurunda 12-13 yaşında 10 lira verip de askere Molotof attırdıkları çocukların hayatı? Eğer kutsal olan Yaşama Hakkına saygı duysalardı; bu çocukları  görevi sadece huzur ve güveni sağlamak olan, 24 saat aç susuz, ölümün karşısında vatandaşın can güvenliği için canını ortaya koyan güvenlik güçlerinin karşısına çıkartırlar mıydı ağzı süt kokan bebeleri? Eğer bu kürt çocukları için savaşıyorlarsa, üç aylık bebeği gözünün önünden, beş yaşındaki sabiyi ensesinden kurşunlarlar mıydı?
            PKK terörü basit bir vaka değildir! Birilerinin (madam  Danielle Mitterrand, Claudia Roth, Angela Merkel gibi teyzeler başta olmak üzere) şirin göstermeye, özgürlük savaşçısı gibi lanse etmeye çaba gösterdikleri eli kanlı örgüt, belki de dünyanın bir çok casusluk teşkilatı ile aynı anda çalışmakta olan taşeron bir örgüttür! Çünkü PKK artık 1974 te ki PKK değildir! En büyük marifeti tetikçilik yapmak olan bu eli kanlı örgütün   arkasında,  bu coğrafyada istikrarlı bir Türkiye istemeyen, Anadolu'nun ve Trakya'nın  zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip olmak isteyen; görünende müttefik ama gerçekte Türkiye Cumhuriyetinin kan ve can düşmanları vardır. Eğer öyle olmasaydı; 30 senede  48 bin 435 uzun namlulu ve ağır silah, yaklaşık 80 bin el bombası, 43 bin tabanca ve 5 milyonun üzerinde mermisi güvenlik güçlerinin eline geçen PKK nasıl dayanacaktı? Bakınız lütfen rakamlara dikkat ediniz. 5 tümen askeri yani bir orduyu donatacak silah ve mühimmattan bahsediyorum. Bu denli bir silah ve silahlı güç nasıl teşkil edilir? Dışarıdan, daha Türkçesi organize bir güç yada güçler tarafından yardım almadan nasıl böyle bir güce ulaşabilirsiniz? Evet; yıllık yaklaşık 500 milyon dolarlık bir uyuşturucu trafiğini yönetiyor bu örgüt, ama ne olursa olsun bu denli bir gücü teşkil etmesi imkansız bir durum. Hele ki Irak'ın kuzeyinde, ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya gibi ülkelerin istihbarat ve kontrterör kuruluşlarının cirit attığı bir ortamda, mümkün mü?
            Kim ne derse desin, kim ne iddia ederse etsin; bu gün Irak, İran, Suriye ve Türkiye'de ki kürtlerin en büyük düşmanı PKK terör örgütüdür. Çünkü; eğer öyle olmasaydı, binlerce kürdü yerlerinden yurtlarından etmez, binlerce kürdün kanına girmez, kürtlerin yaşadıkları, yüzyıllardan beri yurt tuttukları yerleri cehenneme çevirmezdi!
            Bunların yaptığı; Kürdün kanına ekmek doğramaktır! Eğer gerçekten kürt halkının selametini ve geleceğini düşünüyor olsalardı Ermeni bayrakları ile poz vermezler, Müslümanlara ait camileri, kürt çocuklarının okuduğu okulları, kürtlerin canı için kurulan hastaneleri kundaklamazlar, kamu görevlilerini öldürmezlerdi!
            Ortadoğu coğrafyasında hangi ülkede yaşarsa yaşasın, kürtlerin bilmesi, gereken çok önemli bir şey var; sizin kanınız ne kadar akarsa aksın, Irak'ta, İran'da, Suriye'de ve Türkiye'de ne kadar çok kürt öldürülürse öldürülsün, istatistikleri doldurmaktan öte bir işe yaramayacak! Çünkü emperyalizm sizin dökülen kanınızı, verdiğiniz canınızı değil, satacağı silahı, alacağı petrolü hesaplıyor! Dün terör örgütü listesine aldıkları örgütleri bu gün kara gücü olarak kullananların yarın Afganistan'da yaptıkları gibi onları hedef tahtasına dikmemeleri için hiçbir neden yoktur! Bu nedenle kürtler artık taraflarının emperyalist batı değil, yüzlerce yıldır bu coğrafyada bir ve beraber yaşadıkları insanlar olduğunu unutmamalıdır!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder