14 Ekim 2014 Salı

İSYAN MI, TALAN MI?



            Televizyonlar, radyolar ve yazılı basında boy boy görseller. Suriye devletinin Halep vilayetinin Ayn el Arab ilçesindeki iki terör örgütünün çarpışmalarında Türkiye Cumhuriyeti devletinin kürt terör örgütü PYD (Partiya Yekîtiya Demokrat-Demokratik Birlik Partisi) silahlı güçleri YPG (Yekîneyên Parastina Gel-Halk Savunma Birlikleri) güçlerine yardım etmesi için ve karşı güç IŞİD (Devlet'ül İslâmiyye fi'l Irak ve'ş Şam-Irak Şam İslam Devleti) militanlarının Ayn el Arab ilçesindeki kuşatmayı kaldırmaları için Türk Ordusunun karadan buraya girerek YPG terör örgütünün militanlarının  kurtarılmasını isteyen yerli terör işbirlikçileri. Yakılıp yıkılan sokaklar, iş yerleri, okullar, banka şubeleri, alış veriş merkezleri, para çekme makineleri. Ya öldürülen insanlar? 35 insanımız adı demokratik talep ya da ne derseniz deyin, terörün bir başka çeşidi ile hayattan koparıldı. Sözde Kürtler adına çıktığını, onların haklarını savunduğunu söyleyen iki grup memleketi harp meydanına çevirdi. Talepleri o kadar masumdu ki, bunu dile getirebilmek için 35 insanı katletmekten –ki ikisi sadece toplumun huzur ve güveni için çalışan emniyet görevlisiydi- 135 polis ile 351 sivili  yaralamaktan, 531 i Polisin, 631 i sivil olmak üzere 1162 aracı yakmaktan, 214 okul olmak üzere 1122 binayı kullanılamaz hale getirmekten kaçınmadılar! O kadar masum bir eylemdi ki, bankaların para çekme makinelerinden 3 milyon TL makineler kırılarak çalınıyordu. Öyle masumdu ki işyerleri ve mağazalar talan ediliyordu!
      Görünende protesto eylemi ama gerçekte serhildan yani başkaldırı provası! Kimse kusura bakmasın, dün silah sıktığınız ve hala sıkmaya devam ettiğiniz TSK bu gün gidip sizin militanlarınızı kurtarmak zorunda değil! Dün yani çok değil 11 yıl önce yapılan plan semineri nedeniyle kafeslenen ve tabiri caizse balyozla hırpalanan Türk ordusu yargılanırken ağzının salyaları akanlar, bu gün Mehmetçik’ten medet umar hale gelmişlerdir. Kimse kusura bakmasın, Mehmet’in kanı o kadar ucuz değil! Mehmet Türk vatanı için kanını akıtmaktan, canını vermekten kaçınmaz. Ama birileri memnun kalacak diye de kendini ateşe atmaz! Osmanlı Devletinin son zamanından Türkiye Cumhuriyetinin bu gününe kadar toplam 38 kürt ayaklanması çıkmıştır.  Tarihsel olarak Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı yapılan ayaklanmalar aşağıda verilmiştir.
  1. OSMANLI DÖNEMİNDEKİ İSYANLAR:

  1. Babanzade Abdurrahman Paşa  isyanı (1806- Musul)
  2. Babanzade Ahmet Paşa isyanı (1812 – Musul)
  3. Zaza’ların isyanı (1820)
  4. Yezidilerin isyanı (1830- Hakkari)
  5. Şerefhan isyanı (1831- Bitlis)
  6. Bedirhan isyanı (1835- Botan)
  7. Garzan isyanı (1839- Diyarbakır)
  8. Ubeydullah İsyanı (1881- Hakkari)
  9. Bedirhan Osman Paşa ve kardeşi Hüseyin Paşa isyanı (1872-Mardin-Cizre)
  10. Bedirhan Emin Ali isyanı (1889- Erzincan)
  11. Bedirhaniler ve Halil Rema isyanı (1912-Mardin)
  12. Şeyh Selim Şehabettin ve Ali isyanı (1912- Bitlis)
  13. Koşgari isyanı (1920- Koşgiri)

  1. CUMHURİYET DÖNEMİ AYAKLANMALARI:

  1. Nasturi isyanı (1924- Hakkari)
  2. Jilyan isyanı (1926- Siirt)
  3. Şeyh Sait isyanı (1925- Bingöl-Muş-Diyarbakır)
  4. Seit Taha ve Seit Abdullah isyanı (1925-Şemdinli)
  5. Reşkotan ve Reman isyanı (1925- Diyarbakır)
  6. Eruh’lu Yakup Ağa ve oğulları (1926-Pervani)
  7. Güyan isyanı (1926-Siirt)
  8. Haco isyanı (1926- Nusaybin)
  9. I. Ağrı isyanı (1926)
  10. Koçuşağı isyanı (1926- Silvan)
  11. Hakkari- Beytüşşebab isyanı (1926)
  12. Mutki isyanı (1927- Bitlis)
  13. II. Ağrı isyanı
  14. Biçar harekatı (1927- Silvan)
  15. Zilanlı Resul Ağa isyanı (1929- Eruh)
  16. Zeylan isyanı (1930- Van)
  17. Tutaklı Ali Can isyanı (1930- Tutak-Bulanık-Hınıs)
  18. Oramar isyanı (1930- Van)
  19. III. Ağrı harekatı (1930)
  20. Buban aşireti isyanı (1934- Bitlis)
  21. Abdurrahman isyanı (1935-Siirt)
  22. Abdulkuddüs isyanı (1935-Siirt)
  23. Sason isyanı (1935-Siirt)
  24. Dersim isyanı (1937-Tunceli)
  25. PKK terörü (1984-1999)
Görüldüğü gibi 13 ü Osmanlı zamanında, kalan 25 i ise Türkiye Cumhuriyeti  döneminde çıkan bu isyanların hepsinin, evet istisnasız hepsinin ortak bir özelliği var. Bir aşiret ağası yada aşiretin imtiyazlarına devletin izin vermemesi, devletin vatandaşına eşit imkanlar tanımak istemesi veya istikrarsız bir Türkiye istenmesi!
 Siz sanır mısınız ki pkk isyanı masum bir kürt bağımsızlık hareketidir?  Taşları üst üste koyalım lütfen. PKK (Partiya Karkerên Kurdistan- Kürdistan İşçi Partisi) ne zaman ve nasıl kuruldu? Ne şartlar altında kuruldu? Kime karşı kuruldu ki bu gün neredeyse bütün orta doğuda yedi başlı yılan misali kolları tüm coğrafyayı sardı? Şimdi bir hafızamızı yoklayalım. Pkk terör örgütü 1974 yılında kuruluyor. 1978 yılında yaptıkları 1. kongrede amaçlarının bağımsız kürdistan olduğunu ilan  ediyor. Kuruluş tarihi bir şeyler anlatıyor mu bilmiyorum, ama beni epey araştırmaya itti. Köy Kent Projesi ve Toprak Reformu size neyi hatırlatıyor desem? 1973 Yılında Naim Talu hükümetinin Köy Kent Projesinin hayata geçirilmesi için Köy İşleri Bakanlığı tarafından hazırlanan raporu yayımladığını söylesem? Ya Toprak Reformu? “Toprak işleyenin, su kullananın!” size bir şey hatırlatıyor mu bu slogan? Peki şöyle diyeyim ki bazı hususları daha ayrıntılı düşünelim.  Pkk iç tüzüğünü incelediğimizde sadece çiftçilere diğer toplum sınıflarında olduğu gibi örgütlenme (kooperatifleşme) hakkı vereceğini vaat ediyor. İşçilere de lütfen sendikalaşma hakkı vereceğini yazıyor. Hani bunların amacı fakir kürt halkını kalkındırmaktı? Yoksa bu yodaşların emeli Marksist Leninist öğretinin tam tersi istikamette “Bağımsızlık” verecekleri kürtleri bir yerlere bağlamak mıydı? Türkiye’de iktidara gelen bütün patilerin neredeyse hepsinin seçim bildirgelerine giren Toprak Reformu, Hakça Paylaşım ve Köy Kent Projeleri komünist olduğunu söyleyen ve en büyük kırımı kurtaracağını söylediği kürt halkına yapan pkk tüzüğünde neden yer almıyordu acaba? Yıllarca doğu ve güney doğu Anadolu’da bulundum. Ama yukarıda saydığım hiçbir hususun terör örgütü tarafından halka söylendiğini görmedim. Daha kötüsü buralarda alan hakimiyeti kurmaya çalışan bölücü örgütün kürt çocukları bir şey öğrenmesin diye en büyük saldırılarını ve kanlı eylemlerini öğretmenlerimize ve okullara yaptıklarını gördüm.
 Orta Doğu denilen coğrafyada ülkesi mamur, halkı müreffeh, ordusu güçlü bir Türkiye düşünelim. Bu kimin işine gelir? Yada şöyle diyelim, güçlü bir Türkiye kimin işine gelmez? Kimin ya da kimlerin işine geleceğini bilemem ama güçlü Türkiye yer yüzünde ne kadar emperyalist güç odağı varsa onları rahatsız eder ve işlerine kesinlikle gelmez! Her şeyden önce kan ve göz yaşı içindeki orta doğuda barış adası bir Türkiye bölge halkları için bir güven kapısı iken ülkenin ve milletin geri kalması, devletin güçsüzlüğü emperyal güçlerin işine gelmektedir.
Bunun için kısacık Cumhuriyet tarihine göz atmak kafi gelecektir. 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilen Türkiye Cumhuriyetinin çok değil ilanından hemen 283 gün sonra Nasturi ayaklanması patlak verir. Tarihler 7 Ağustos 1924 ü gösterirken Nasturiler Musul meselesi nedeniyle gergin olan Türk-İngiliz ihtilafını fırsat bilip İngilizlerin kışkırtmaları ile  ayaklanırlar. Hatta bu ayaklanma esnasında  İngiltere hükümeti Türkiye’ye nota verir ve sınırlarımızı geçen İngiliz savaş uçakları birliklerimizi bombalar. 14 Ağustos 1924 de Cafer Tayyar Eğilmez Paşa isyanı bastırmakla görevlendirilir ve isyan 7 Eylül’de tamamıyla bastırılır. Peki daha Nasturi isyanı bitmeden çıkan 4 Eylül 1924 tarihli Beytüşşebap İsyanı? Ya Şeyh Sait İsyanı? Yukarıda tek tek yazdığımız isyanların hepsinin de ortak bir özelliği vardır değerli okurlar. Belirli güç odakları adına çıkartılmış, gerçekte en büyük zararı Anadolu halkının gördüğü, isyan edenlerin değil, garibanların , kimsesizlerin mahvolduğu hareketlerdir bunlar. Yani kökü dışarıda olan istikrarsız bir Türkiye için var gücü ile çalışan kuklaların çıkardığı isyanlardır.
Tarih çok sabırlıdır. O kadar sabırlıdır ki, bu günün kahramanlarının yüz yıla bile gerek kalmadan birkaç yıl sonra hain olduklarını gösterecek kadar sabırlıdır! Sözde Kobane diyenlerin gerçekte kimlere hizmet ettiklerini tarih ve bu millet kaydetmektedir! Son söz olarak şunu diyorum; o kadar yiğit iseniz, LÜTFEN ÖNDEN BUYRUN!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder