11 Ekim 2014 Cumartesi

ŞANLI DİRENİŞİN ADI TÜRK MUKAVEMET TEŞKİLATI

Kıbrıs adası   Akdenizin üçüncü en büyük adasıdır. Kuzeyinde 65 km mesafe ile Türkiye, doğusunda 112 km mesafe ile Suriye, 267 km ile İsrail, 162 km ile Lübnan; güneyinde 418 km ile Mısır; kuzeybatısında ise 965 km ile Yunanistan yer almaktadır. Toplam yüzölçümü 9.251 km2 olup, nüfusun  %70 ini Rumlar ve %30 unu Türkler oluşturmaktadır. Bulunduğu konum gereği Kıbrıs adası Ön Asya’da tarih boyunca çok önemli bir yere sahip olmuştur. Osmanlı İmparatorluğunun 1571 yılında fethine kadar Hitit, Mısır, Fenike, Asur, Makedon, Roma, Bizans, Arap, Haçlı, Tapınak Şovalyeleri,  Luzinyanlar, Ceneviz ve Venedik Cumhuriyetleri tarafından yönetilmiştir.
           
            Doğu Akdenize ve ön Asyaya sahip olmak isteyen bütün devletler bunun ön şartı olarak Kıbrıs adasına sahip olmak gerektiğini bildikleri için bu yalnız ada tarih boyunca savaşların merkezi olmuştur. Elbette bu durum “Üzerinde Güneş Batmayan” Büyük Britanya İmparatorluğu içinde geçerlidir. Kıbrıs adası bulunduğu jeopolitik konum münasebetiyle Büyük Britanya’nın iştahı kabartmakta, fırsat kollanmaktadır. Beklenen fırsat Osmanlı-Rus Savaşı ile ortaya çıkar. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı yada Anadolu’da bilinen adıyla meşhur 93 Harbi Osmanlının mağlubiyeti ile sonuçlanınca Britanya Krallığı Osmanlıya Ruslara karşı yardım bahanesi ile Kıbrıs adasını 4 Haziran 1878 tarihinde bir sözleşme ile 92.799 sterline kiraladı. Sözde ada kiralandı, ama gerçekte tüm yönetim erki atanan İngiliz Komiserindeydi artık. 1914 Yılında 1 inci Cihan Harbi patlak verince de İngiltere Kıbrıs Adasını tek taraflı iltihak etti. 1923 de imzalana Lozan Antlaşmasının 21 inci maddesi gereği adanın iltihakı tanındı. 1925 yılında da Türkiye Cumhuriyeti adada Konsolosluğunu açtı. 1931 Ekim ayından itibaren Rumlar adada  Nikodimos Milanos önderliğinde Yunanistanla birleşmek için Enosis adını verdikleri isyanları başlattılar. İngiltere’nin sert tutumu Rumları bir nebze olsun durdururken, Türk Cemaati de İngilizlerin baskılarından nasibin alıyordu. 1954 yılında Georgios Grivas tarafından kurulan EOKA (Ethniki Organosis Kyprion Agoniston) terör örgütü görünende İngiliz güçlerine karşı eylemler düzenliyor gibi durmasına rağmen, asıl hedefleri Birleşmiş Milletler tarafından ret edilen Self Determinasyon (Ulusların Kendi Geleceğini Belirleme Hakkı) elde etmek için adada bulunan Türklerin baskı ile adadan atılmasıydı. Çünkü daha önce Birleşmiş Milletlere baş vuran Rumlar adada iki toplum bulunduğu gerekçesi ile ret edilmişlerdi. EOKA sadece İnglizlere ve Türklere saldırmıyordu, aynı zamanda AKEL (Kıbrıs Komünist Partisi) mensuplarını da öldürmekteydi. AKEL partisi iki toplumlu bağımsız Kıbrıs Devletinden yanaydı. Bu durum da EOKA ve Grivas’ın hiç hoşuna gitmiyordu.
           
            EOKA'nın Kıbrıslı Türklere yönelik saldırılarına karşılık vermek amacıyla 1956 yılında Volkan örgütü kuruldu. Ardından Kara Çete, 9 Eylül Cephesi ve Doktor Fazıl Küçük’ün kurduğu  Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği örgütleri kuruldu. Ancak Kara Çete ve  Kıbrıs Türk Mukavemet Birliği  başarı sağlayamadıklarından güçlerini birleştirmek için Volkan örgütüne katıldılar. Türk Mukavemet Teşkilatı, 23 Kasım 1957 akşamı, Lefkoşa varoşlarında Türkiye Kıbrıs Büyükelçiliği görevlisi Mustafa Kemal Tanrısevdi'nin evinde, Rauf Denktaş,Burhan Nalbantoğlu ve Mustafa Kemal Tanrısevdi tarafından kuruldu. Teşkilat adada bulunan diğer teşkilatlarında katılımı ile resmi kuruluşunu TMT’nin ilk lideri “Ali Conan” kod adlı Yarbay Ali Rıza VURUŞKAN ve beraberindeki dört subayın adaya ayak bastığı  1 Ağustos 1958 olarak kabul eder. TMT’nin komutanın telsiz kodu BOZKURT’tur.   Genelkurmay Özel Harp Dairesi Başkanlığınca; Kıbrıs'ı istirdat projesi kapsamında, Kıbrıs'ta özel Harp Dairesi Subaylarının, Türk Mukavemet Teşkilatı kurulmasında kullandığı teşkilattan şifreli kod isimleri:


Bozkurt : Yarbay Rıza Vuruşkan, Ağrı : Dr. Fazıl Küçük, Toros : Rauf Denktaş
Kurt : Mücahitler, Temizlik kurdu : Eğitimciler Bereket kurdu : Silah ikmalinde çalışanlar
Fal kurdu : İstihbaratçılar Serçe : Tabanca Serçe gagası : Mermi

TMT, Kıbrısa yayılmış şekilde, Sancak denilen sistemle   örgütlenmişti. Sancakların başında bulunan TMT komutanlarına “Sancaktar” deniliyordu. Bütün Kıbrıs’ta 10 sancak bulunmaktaydı: Lefkoşe, Boğaz, Serdarlı, Magosa, Larnaka, Limasol, Baf, Lefke, Erenköy ve Yeşilırmak. Sancaklar da kendi içinde tabur ve bölüklere ayrılıyordu. Sancaktarlar ve tabur komutanları Türkiye’den gönderilen subaylardan oluşuyordu. Sancakların içinde en kuvvetli olanları Lefkoşe, Boğaz ve Serdarlı sancakları idi. Bunlardan Lefkoşe sancağında 4, diğer ikisinde 3 tabur bulunmaktaydı. Bu on sancak Lefkoşe’deki “Bayraktar” a bağlı idi. Kurmay Albay olan Bayraktar iki yılda bir Türkiye’den gönderilirdi. Kıbrıs’taki Türk büyükelçiliğinde idari ateşe göreviyle bulunan ve bu görev altında çalışmalarını gizli olarak yürüten Bayraktarlar, diğer on sancağın liderliğini yapmaktan, Türkiye ile bağlantıyı sağlamaktan ve Lefkoşe’deki atölyede silah üretimini sağlamaktan sorumlu idi. TMT’nin elindeki silahlar Rum teröristlerle karşılaştırıldığında daha güçsüzdü. Av tüfekleri, Birinci Dünya Savaşı’ndan kalma tüfekler gibi eski ve etkisiz silahların yanında Lefkoşe’deki atölyede üretilen A4 makineli tüfeği ve Sten makineli tabancası gibi silahlar da TMT Mücahitleri tarafından kullanılmaktaydı. 1974 Barış Harekatı öncesinde TMT üyesi 18 bine yakın mücahit bulunmaktaydı. Bunların 9 bini yedekti. Rum güçleri-ki görünende EOKA, ama gerçekte bu günün Rum Milli Muhafız ordusu ve Yunan Ordusunun subayları ve eratı-  Türklerden daha fazlaydı. Rumların ağır silahlara sahip, tank ve top destekli 20 bin kişilik bir ordusu vardı. TMT güçleri ne Rumlar kadar askere ne de silah ve cephaneye sahipti.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin adaya müdahale ettiği 20 Temmuz 1974 sabahına kadar Kıbrıs Türk Cemaatini canını dişine takarak savunan Türk Mukavemet Teşkilatı 1 Ağustos 1976 da Kıbrıs Türk Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına dönüştürülmüştür. TMT’nin KURTLARI Bayrakların bez parçası, vatanın kuru bir topraktan ibaret olmadığını dünya aleme ilan ve ispat etmişlerdir. Dökülen şehit kanı al bayrağın rengi, Kıbrıs Toprağının şerefi olmuştur!  Bu gün 40 ıncı onur yılını kutladığımız Kıbrıs Türklüğünün Kurtuluş Bayramı sadece bize değil “Yes be Annem!” diyen zihniyete de şunu açık bir şekilde göstermektedir ki; KIBRIS TÜRKTÜR! TÜRK OLARAK KALACAKTIR!

40 ıncı onur yılımızı kutlarken, aziz şehitlerimizi, Kıbrıs davasına ömürlerini adamış Doktor Fazıl KÜÇÜK, Rauf Raif DENKTAŞ, Türkiye Başbakanı Mustafa Bülent ECEVİT, Başbakan Yardımcısı Prof.Dr. Nejmettin ERBAKAN ile  isimlerini hatırlayamadığımız ve bu gün aramızda olmayanları  rahmet,  Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatının kahraman gazilerini minnetle anıyorum. 

 20 Temmuz 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder