11 Ekim 2014 Cumartesi

KATİL KÖMÜR

İlk olarak 1983 senesinde duymuştum. Siyah beyaz televizyonumuzda TRT haberini sunan haberci Zonguldak ili Ereğli ilçesi Armutçuk mevkiinde bulunan kömür madeninde grizu patlaması sonucu 103 işçinin öldüğünü söylüyordu. 7 Mart 1983 tarihi pek çok kişi için yaşanmamış bir tarih olarak kaldı. Bende ise ömrümde ilk defa duyduğum grizu teriminin ne olduğu merakıyla. İlkokula gidiyordum ve o sene köyümün okulundan kasabadaki orta okula gidecektim. Cennet mekanı olsun öğretmenim Ramazan KILINÇ’a (kaderin çok garip bir cilvesi 2002 yılında onu Burdur’da kömür zehirlenmesinden kaybedecektik.) grizunun ne olduğunu sordum. Bana Meydan Larousse ansiklopedisini verdi ve bu konuda okul gazetesi için yazı hazırlamamı söyledi.  Sabaha kadar kargacık burgacık yazımla, Milliyet gazetesinin 8 Mart tarihli kupürünü keserek bir yazı hazırlamıştım. Yazımın başlığı da KATİL KÖMÜR’dü… 

Aslında Grizu %10-15 oranında metan gazı ile havanın birleşmesi neticesinde ortaya çıkan bir gaz.  Dünya madencilik çevrelerinde geçerli tehlike oranı %1. Eğer içerdeki (maden galerisindeki) grizu oranı %1 in üzerine çıkarsa derhal tüm madenin tahliye edilmesi gerekiyor. Ya edilmezse? İşte o zaman sinsi düşman devreye giriyor. Çocuklar yetim, analar gözü yaşlı, babalar evlatsız, gelinler dul kalıyor. 1993 yılında Zonguldak ilimize gittiğimde yanımdaki arkadaşım; “En fazla dul ve yetim Zonguldak’tadır. Bu il kadar kara yazgılı bir vilayet daha yoktur!” demişti. Haklıydı, çünkü bir yıl önce  3 Mart 1992’de Zonguldak Kozlu kömür ocağında yaşanan felaket nedeniyle 263 madencimiz şehit olmuştu.  Ne zaman kömür alsam –başka bir şansımızda yok hali hazırda- aklıma hep rahmetli öğretmenim Ramazan KILINÇ ve 1983 deki Grizu patlaması gelir.

Sadece ülkemizde 1983 senesinden beri olan ölümlü  kömür madenleri kazalarını şöyle bir hatırlayalım:

- 7 Mart 1983- Zonguldak Ereğli Armutçuk'ta grizu patlaması (103 ölü)

- 10 Nisan 1983- Zonguldak Kozlu'da grizu patlaması (10 ölü)

- 31 Ocak 1987- Zongudak Kozlu'da göçük (8 ölü)

- 31 Ocak 1990- Bartın Amasra'da grizu patlaması (5 ölü)

-7 Şubat 1990- Amasya Yeni Çeltik'te grizu patlaması (68 ölü)

- 3 Mart 1992- Zonguldak Kozlu'da grizu patlaması (263 ölü)

- 26 Mart 1995- Yozgat Sorgun'da grizu patlaması (37 ölü)

- 22 Kasım 2003- Karaman Ermenek'te grizu patlaması (10 ölü)

- 8 Eylül 2004- Kastamonu Küre'de yangın (19 ölü)

- 2 Haziran 2006- Balıkesir Dursunbey'de grizu patlaması (17 ölü)

- 10 Aralık 2009- Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde grizu patlaması (19 ölü)

- 17 Mayıs 2010- Zonguldak'ta grizu patlaması (30 ölü)

- 8 Ocak 2013- Zonguldak Kozlu'da grizu patlaması (8 ölü)

-13 Mayıs 2014 Manisa Soma 305



Şu ana kadar toplam ölüm 902, süre gelen sakatlık ve yaralanma sayılarının resmi olarak istatistiği bile yok! Hadi bedensel yaralar iyileşti, ya ruhsal yaralar? Yetim kalan çocukların, evladını kömüre kurban veren anaların, babaların, erini, evinin direğini yitiren gelinlerin ruhunda açılan yaralar? Bunların istatistiğini tutan var mı? Gözünü dünyalık hırsı bürümüş, yitirilen canların değil 250 bin Amerikan dolarının hesabını yapanlar bu istatistiği tuttular mı acaba? Almanya Fedaral Cumhuriyeti  dünyanın en büyük kömür rezervlerine sahip ve üretimde dünya birincisi.
Kırk yıl boyunca meydana gelen kömür madeni kazalarında ölüm sıfır! Ayrıca son yasa değişikliyle birlikte 2018 yılına kadar tüm maden ocaklarının kapatılması isteniyor. Bunun istenmesinin nedeni de  1 Ekim 2013'te karbon dioksit gazı sızıntısı sonucu 3 YAZIYLA ÜÇ işçi ölümü.  Elbette Türkiye’nin kömüre ve kömürden üretilen enerjiye ihtiyacı var, ama yerin altında ekmek parası için çırpınan gencecik vatan evlatlarının da 250 bin Amerikan doları ederindeki yaşam odalarına, 90 liralık erken uyarı ve gaz sensörlerine daha çok ihtiyacı var!

            Acımız çok büyük. Bu acı sadece bizi değil, dünya üzerinde ne kadar ırkdaşımız varsa onlarıda çok derinden yaraladı. Azerbaycan Bakü’den arayan bir kardeşim bana “Koskoca Türkiye Cumhuriyeti böyle kazaları yaşamaya mahkum değil, lütfen biraz daha dikkat edilsin. Sizin acınız bizim acımız, başımız sağ olsun!” derken inanın ağlıyordu. Bişkek’ten bizzat mesaj çeken kardeşlerim “Zatınızda Türk milletinin başı sağ olsun!”  dediler. Bu olayın son olmasını diliyorum. Lütfen sayın iş adamları, kârınızın çok değil %10 unu ayırarak Şili’de ki gibi yaşam odaları oluşturunuz. Bunun için kanuni zorunluluk yok diyerek kaçmanızı gerektirecek bir durum söz konusu değil.
Bu dünyadaki en değerli şey insan hayatıdır. Lütfen, çocuklarımız yetim kalmasın, analar, babalar evlat diye bağrına taş basmasın, gelinlerimiz elleri kınalı kalmasın!

Allah şehitlerimize rahmet, kalanlara ve aziz milletimize sabırlar versin. Allah ülkemize ve milletimize bir daha böyle felaketler yaşatmasın. 17 Mayıs 2014


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder