Pek çoğumuzun dilinde pelesenk olmuş bir
cümledir bu; “Hedef ülke, Türkiye!” Kimse bu ülkenin neden hedef olduğunu,
neden birilerinin ısrarla iştahını kabarttığını merak etmez. Klasik cümledir
yani. Oysa elimizin altındaki pek çok kaynağı karıştırmak, bize bu cennet
ülkenin neden hedefte olduğunu, neden pek çok dostumuzun (!) iştahını
kabarttığını görmemize yetecektir.
Elimde Maden Tetkik Arama genel Müdürlüğünün
2013 yılı verileri var. Çok merak eden girip internet adresinden araştırabilir.
Türkiye’de mevcut hali hazırda çıkarılmakta, işlenmekte olan ve muhtemel
çıkarılabilecek maden rezervleri ile ilgili bir tablo. Neler yok ki? Adını bile
duymadığımız madenler var. Ne işe yaradığını bile bilmediğimiz madenler. Mesela
Bitümlü Şist, pek çoğumuzun belki de ilk defa okuduğu ve ne olduğu konusunda
bir bilgi sahibi olmadığı bir maden türü. Ne işe mi yarar? Sentetik petrol
üretmeye yarar denilmiş tanımında. Türkiye’de mevcudu 1.641.381.000 ton olan bu
madenden elde edilecek petrol miktarı sizce ne kadar olabilir? 456.395.563
varil! Kaç litre diyorsunuz, hesapladık efendim 72.566.894.394 litre
ham petrol demek.
Ülkemizin yıllık petrol tüketimi 26 milyon
ton. Peki gelişen ve halen gelişimini sürdüren bir ekonomi olarak Türkiye
yıllık 26 Milyon tonluk petrol tüketiminin kaçta kaçını öz kaynakları ile
karşılıyor derseniz; 3,6 milyon tonunu yıllık üretimi mevcuttur. Bu
miktar Türkiye’nin petrol ihtiyacının %13 üne tekabül eden bir kısmını
karşılamaktadır. Türkiye’nin ilk petrol üretiminin başladığı 1948
yılından 2000 yılına kadar ürettiği ham petrol miktarı 115 milyon tondur. Peki
sizce Türkiye’nin 2000 yılı itibariyle petrol rezervleri ne kadardır?
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü (PİGM) verilerine göre, 2000 yılı sonu itibariyle
Türkiye’de 852 milyon 145 bin 509 ton (5 milyar 771 milyon 996 bin 919 varil)
ispatlanmış, muhtemel ve mümkün ham petrol rezervi (kümülatif üretim düştükten
sonra kalan rezerv) var. Bunun tahmini parasal değeri 127 milyar Amerikan
Doları. Varlık içinde yokluk diye buna deniyor işte!
İşin bir diğer yönü; uluslararası petrol
arayan şirketlerin raporlarına göre Türkiye’de hali hazırda çıkartılabilecek
petrol miktarı 46 milyon ton olarak gösterilmekte, mevcutta açıklanan 852
milyon tonluk kısmın çoğunluğunun işlenemeyeceği, bu günün teknolojisi ile
çıkartılamayacağı gibi yalanlarla ülke gündeminden petrolü düşürmeye
çalışılmaktadır. Bu çok uluslu şirketler ne hikmetse 30 yıllığına aldıkları
petrol arama ruhsatlarının sürelerini hep uzatmaktalar ve başkalarının petrol
aramalarına engel olmaktalar. Küçük bir örnek vermek isterim; hatırlarsınız bir
zamanlar, çok değil 9 yıl önce 2005 yılında Türkiye Suriye sınırında bulunan
mayınlı arazinin mayından arındırılması ve arındırılan arazinin 49 yıllığına
işi yapan kişilere yada firmalara kiralanması meselesi vardı. Halkın tepkisi
nedeniyle bundan vazgeçilmiş ve ardından TPAO karakol bahçelerinde yaptığı
sondajlama ile petrol çıkarmaya başlamıştı. 7 Ağustos 2007 tarihli Hürriyet gazetesinde
şöyle bir haber çıkmaktaydı: TPAO Batman Bölge Müdürlüğü, Mardin’in Nusaybin
İlçesi’nde Suriye sınırının sıfır noktasında mayınların temizlendiği alanlara
açtığı 25 kuyudan 21’inde petrol buldu.Tel örgülerle çevrili ve kırmızı renkli
’mayın’ yazılı levhaların asıldığı ’Çamurlu’, ’Batı Kozluca’ ve ’Sınırtepe’
bölgesinde açılan kuyulardan günde 2 bin 400 varil petrol çıkıyor.
Şimdi anladınız mı vehbinin kerrakesini? Uluslararası petrol şirketleri için
Anadolu yani Küçük Asya bakir bir alandır. Bu günün teknolojisi ile bu petrol
çıkarılamaz yalanı gün gibi ortadadır. Türkiye sadece enerji yollarından dolayı
değil, kaynakları itibariyle hedef ülke durumundadır.
Peki ya doğal gaz? Türkiye’nin yıllık
doğal gaz ihtiyacı bu gün itibariyle 46 milyar metre küptür. Bu miktar her
geçen sene artmakta, Türkiye milyarlarca dolarlık doğal gazın %58 ini komşusu
Rusya’dan, %18 ini İran’dan, %9 unu Cezayir’den, %7 sini Azerbaycan’dan, %3 ünü
Nijerya’dan ve kalan %5 ini diğer ülkelerden ve kendi öz kaynakları ile
karşılamaktadır. Yukarıda verdiğim rakamlar 2012 yılı rakamlarıdır. Peki
Türkiye 2010 yılı itibariyle 725.993.340 metre küp doğal gazı kendi
kaynaklarından karşılarken, acaba rezervi ne kadardır sizce? 23 839 226
253 metre küp!
Bor madenleri konusunda neredeyse dünyada tek
otorite Türkiye. Ancak bunları çıkarması ve işlemesi hayli pahalı. Yada bize
pahalı deniyor. Türkiye’nin Bor madeni rezervi 3.066.300.000 ton. Bu
miktar dünyadaki rezervin %70 i. Bor madeninin kullanıldığı alanları saymaya
kalkarsam bu köşeye sığması imkansız. Türkiye’deki mevcut rezervin parasal
miktarı ne kadar derseniz, 9 Trilyon ABD doları! Bu benim değil uluslar arası
madencilik çevrelerinin ön görüsü.
Türkiye, sadece bulunduğu jeopolitik
konumundan dolayı değil, aynı zamanda zengin yer altı ve yer üstü
kaynaklarından dolayı da hedefte olan bir ülke. Bu sadece bu güne münhasır bir
durum da değil. 1916 senesinde Sykes-Picot, ardından 1918 Mondros ve
nihayetinde Sevres anlaşmaları buna en güzel örnektir. Türkiye’de sömürülecek
zengin yer altı ve yer üstü kaynaklarının varlığı, bulunduğu bölgede istikrar
unsuru olması, ön Asya’nın kilidinin Türkiye’nin elinde olması onu “Hedef Ülke”
konumuna oturtmaktadır.
Türk gençliği Ata’sının devrimlerine ve
ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalarak “Hedef Ülke’yi” “Önder Ülke” yapmak
zorundadır. Şunu unutmayınız; Türkiye sadece Türkiye’den ibaret değildir! Bu
gün dünyanın neresinde bir Türk yaşıyorsa, dünyanın neresinde mazlum bir
Müslüman varsa tarihten aldığı sorumluluk gereği Türkiye bu insanlara kucak
açmak, yaralarına merhem olmak zorundadır. Bu nedenle Türk gençliği evvel
emirde bağımsızlığını korumak, vatanına ve devletine sahip çıkmak için
omuzlarına yüklenen yükün bilincinde olarak, Gazi Mustafa Kemal
ATATÜRK’ün “Türkiye
Cumhuriyetinin, özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına
hitap ediyorum: Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Manada, fikirde, tarihte bu
böyleydi. Eğer bugün batı teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk Çocuğu, o
kabahat da senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur.
Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin! .. Bu belli. Fakat zekânı unut! .. Daima
çalışkan ol” sözünü
kendine rehber edinmelidir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder